Nergis Şakiralioğlu kimdir? Bize biraz kendinizden söz eder misiniz?
Yunanistan İskeçe (Ksanti) şehrinde doğdum. Daha sonra ailem ile birlikte Türkiye’ye göç ettik. Öğrenim hayatım burada geçti. Halen bir kamu bankasında çalışıyorum. Yunanistan’da yakınlarım var ve geliş gidişlerimiz devam ediyor.
Sizin İskeçe göçmeni olduğunuzu biliyoruz. İlkokul öğrencisi iken 1976 yılında Türkiye’ye yerleşmeniz bağlamında ailenizin ve sizin Balkanlarla bağlantısı hususunda bize neler söylersiniz?
Ben çok güzel ve mutlu bir çocukluk geçirdim. Ancak 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra yaşadığımız bölgede Türk azınlığa karşı baskılar uygulanmaya başlandı. Bu baskı ailemin özellikle de babamın aklında olan Türkiye’ye göç etme kararını hızlandırdı. Türkiye’ye geldikten sonra her ne kadar dilini bildiğiniz aynı soydan, aynı kültürden olan insanların arasında olsak ta belli bir uyum sürecine ihtiyacımız oldu. Ancak bu süreç kısa sürdü. Bu arada Yunanistan ile bağımız hiç kopmadı. Yılda 1-2 defa gitmeye devam ediyoruz. Hem akrabalarımızın olması hem de doğduğumuz yer olması nedeniyle bizim için hep kıymetli.
Çocukluğunuzun ilk dönemini geçirdiğiniz Yunanistan hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Çok güzel çok mutlu bir çocukluk geçirdim Yunanistan’da. Bahçesinde meyve ağaçları ve çiçekler olan bir evimiz vardı. Ben de bahçemizdeki incir ağacının tepesinden hiç inmezdim. İlkokul 2. sınıfa kadar Yunanistan’ da okudum. Okulda hem Türkçe hem Yunanca dersler görüyorduk. Öğretim kadrosu da hem Türk hem de Yunan öğretmenlerden oluşuyordu.
Yunanistan’a ne sıklıkta gidiyorsunuz? Eş dost ve akrabalarınızdan hala orada yaşayanlar var mı, bahseder misiniz?
Evet halalarım ve kuzenlerim hala orada yaşıyorlar. Bir kuzenim milletvekili, bir kuzenimin kendine ait muhasebe bürosu var, bir kuzenim de mimar. Büyük kuzenlerim Türkiye’deki okullardan mezun oldular. Ancak yeni nesil eğitimlerini Yunanistan’da aldı. Eskiden azınlık çocukları Yunanistan’da üniversiteye gidemezdi. Artık böyle bir uygulama yok. Yunanistan’ın Avrupa Topluluğuna üye olması ile birlikte azınlık haklarında yeni kazanımlar elde edildi.
Bir gününüz nasıl geçiyor? Bu günkü meşguliyetleriniz ve gelecekte yapmayı planladığınız projeler nelerdir, bilgi verir misiniz?
Halen fiili olarak çalışma hayatım devam ettiği için günün büyük kısmını iş kaplıyor. Şu dönemde evden çalışma sistemi hayatımıza girdiği için ve pandemi süreci halen devam ettiğinden maalesef sosyal hayatımız olumsuz yönde etkileniyor. Gerek kısıtlamalar, gerek hastalık ile ilgili kişisel endişeler gezi, sosyal ve kültürel tüm faaliyetler ile ilgili plan program yapmamıza izin vermiyor.
Seyahat etmeyi sever misiniz? En çok hangi tür seyahatlerden keyif alırsınız? (eğlence, kültür, sağlık, eğitim, yaz, sonbahar, kış vb)
Evet en öncelikli hobimdir. Ancak son dönemde maalesef seyahatlerimizde kısıtlandı. Turizm acenteleri ile seyahat etmem, daha çok kendim organize ederim. Böylesi çok daha keyifli oluyor benim için. Zamanı tamamen kendi istediğim gibi ve istediğim yerde geçirebiliyorum. Gittiğim ülkelerde toplu taşıma kullanmaya ve yerel halkın arasına karışmaya özellikle önem veririm. Şehrin sokaklarını tarihi ve kültürel alanlarını yürüyerek gezmek seyahatlerimin olmazsa olmazıdır. Damak zevkime uymasa da yöresel tatları denemeyi de ihmal etmem. Ve gezdiğim yerlerde mutlaka bir park bulur çimlere uzanırım.
Seyahat edeceğiniz rotayı tespit ederken dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir? Hangi taşıma türüyle seyahat etmekten keyif alırsınız? Seyahat valizinizde olmazsa olmazlarınız var mıdır?
Bir zamanlar liste yapmıştım gideceğim ülkeler ile ilgili. Bir çoğuna da gidebildim. Rotayı daha çok hangi mevsimde gittiğim ve ne amaçla gittiğim belirler. Yaz mevsimlerinde illaki bir su kıyısı olmalı. Ancak hiçbir yaz tatilimde sadece deniz ve güneş olmamıştır. Her zaman içinde keşifleri barındırır benim seyahatlerim. Trenle seyahat etmek ayrı bir keyiftir. Saraybosna ile Mostar arası unutamadığım rotalardan biridir bu nedenle. O muhteşem doğanın ve yeşilin bin bir tonunun içinde usulca süzülmek paha biçilemez. Fotoğraf makinesi ve rahat bir ayakkabı ise valizimin olmazsa olmazlarıdır.
Gitmekten keyif aldığınız ve bıkmadığınız bir ülke veya şehir var mı?
Evet, İskeçe ve Thassos adası. Kendimi oraya ait hissettiğimden ayrı bir huzur ve mutluluk duyarım.
Yunanistan dışındaki Balkan ülkelerine seyahat etme fırsatınız oldu mu?
Bulgaristan, Bosna Hersek, Makedonya, Hırvatistan, Karadağ, Romanya, Sırbistan.
Biriyle tanıştığınızda Balkan göçmeni olduğunu anlayabilir misiniz? Nasıl?
Zaman zaman evet. Açık tenli, renkli gözlü ve sarışın olması hemen Balkan göçmenlerini çağrıştırır. Ve tabi konuşma… En kolay anlama yolu.
Balkan dillerinden herhangi birini konuşabiliyor musunuz?
Hayır maalesef. Biraz Yunanca anlayabiliyorum. O da son derece yetersiz çünkü çok küçük yaşta ayrıldım ve benim yaşadığım dönemde herkes özgürce kendi dilini konuşabiliyordu Yunanistan’da.
Balkan kültürü, gelenek ve görenekleri hakkında fikirlerinizi, gözlem ve tecrübelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Bir ülkede azınlık olarak yaşıyorsanız eğer ortak değerler daha fazla yaklaştırıyor sizi birbirinize. Muhteşem bir güç, güven veriyor. Bayramlar, özel günler, özel ritüeller keyif katıyor hayatınıza. Ramazan ayında köyün imamına her akşam başka bir aile yemek götürür iftarda ve bunu adı ‘’Hoca Gezeği’’ dir. Bayramlarda gençler belli alanlarda toplanır karşılıklı maniler söylerler. Bu maniler söylenirken ikili grup oluşturulur ve gruplar birbirlerine doğru ileri geri adımlar atarak bir nevi dans ederler. Bunun adına da ‘’Halaylar’’ denir. Burada söylenen maniler daha çok gençler arasında birbirine mesaj verme, kendini ifade etme amacı taşır daha çok. Buraya size bir mani bırakıyorum;
“Motorumu yağladım
Önüne gül bağladım
Kahvelere salmazken
Dün askere yolladım.”
Not: Motor burada motosikleti ifade ediyor.
Balkan mutfağı hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? En sevdiğiniz balkan yemeği hangisidir? Mümkünse tarifini verebilir misiniz? (burek, elbasan tava, kapama, kaçamak, simitpoça vb)
Balkan yemeklerini genel olarak çok severim ama Saraybosna’ya gittiğimizde içtiğim “Bey Çorbası” nın tadını unutamam. Türk Mutfağı ile Yunan Mutfağı birbirine lezzet olarak çok yakın mutfaklar. Hatta isimler de birbirini çağrıştırıyor; musaka, pancari, caciki . Ben de size İskeçe ve Gümülcine’de sıkça yapılan bir yemek tarifi vermek istiyorum. Ana malzemesinin mısır unu ve pırasa olduğu bu yemek “Karmaca” ya da “Kaşnıka” adıyla anılır.
Malzemeler:
2-3 adet pırasa
3 küçük su bardağı mısır unu
1 küçük su bardağı yoğurt
2 yumurta
Yarım su bardağı zeytinyağı
1 çay kaşığı kabartma tozu
Baharatlar(pul biber -kekik-nane arzuya göre)
Yapılışı:
Önce pırasaları küçük parçalar halinde doğrayıp az zeytinyağında kavuruyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Daha sonra bütün malzemeleri karıştırıyoruz kek kıvamında bir hamur elde ediyoruz.
Yağlanmış tepsiye döküp üzerini susam ile süsleyip 160 derece fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Damak zevkinize kalmış olmakla birlikte acı bu yemeğe ilave lezzet katıyor bana göre.
Afiyet olsun.
Sizin Balkanlar ile ilgili eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Ben Yunanistan doğumluyum ancak Balkanlar benim için genel olarak her zaman sevdayı, memleketi, özlemi ifade eder. Ayrıca doğası da bana her zaman huzur vermiştir. Özellkile Makedonya’da yeşilin enva-i çeşidi sizi bir nevi sarhoş eder. Bir diğer mekan Mostar, her gittiğimde kendimi oralı hissederim. Neretva Nehri’nin kenarına oturup buz gibi suyuna ayaklarımı sokmak, şehrin havasını içine çekmek paha biçilemez bir keyif. Belki de oralara ait olma duygusu bana bu duyguları hissettiriyor.
Notlar:
1- 13.09.2021 tarihinde gerçekleşen röportaj ile ilgili olarak, Sn. Nergis Şakiralioğlu’na “necladursun.com – bir balkan esintisi” ailesi olarak teşekkür ederiz.
2- İçerikte yer alan fotoğraflar İskeçe’de çekilmiştir.