Balkanlar denildiğinde akla “soğuk hava dalgası” gelirken Balkan müziği ve yemekleri de akılsa sıraya girer. Özellikle yemekleri. İşte o yemeklerden biri “Arnavut Ciğeri” dir.
15.yüzyılda Arnavutlar Rumeli’den İstanbul’a göç etmeye başladığında özellikle taş işçiliği ile ünlenmişlerdir. Arnavutlar taş işçiliğin ağır olması nedeni ile enerji kazanmak için ciğer tüketmeyi tercih etmişlerdir. Lezetinin ünü yayılan ciğeri seyyar olarak satmaya başlayan göçmenlerin çoğunluğu Arnavut olduğundan ciğere “Arnavut Ciğeri” denilmiştir.
Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır’da kahvaltı sofrasının olmaz ise olmazı Arnavut Ciğerini Adana tarihi Kazan Çarşısı’nda ve Edirne’de tadılabilir. Güney Doğu’da kuzu ciğeri şiş kebap yapılırken, Edirne de ise dana ciğeri tava yapılmaktadır.
İstanbul’da Selimiye Birtat Ocakbaşı, Kadıköy’de Ciğerci Hulusi, Beyoğlu’nda Canım Ciğerim’de birer seçenek olabilir.
Malzemeler
500 gr ciğer
1 çay bardağı un
1 çorba kağığı tuz
1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
1 çay kaşığı karbonat,
1,5 su bardağı sıvı yag
Yapılışı
Servis için ise isteğe bağlı olarak küp küp doğranmış ve kızartılmış patates ve/veya halka olarak doğranmış sumaK, maydanoz ve kimyon ile harmanlanmış soğan
Damak zevkinize göre dana veya kuzu ciğeri tercihnin yumuşak olması için yıkanmadan üzerinde bulunan zar ayıklanır. Kuşbaşı büyüklüğünde doğranarak bir süzgeçte süzülmesini beklenir. Ardından karbonat, toz biber ve tuz eklenerek una bulanır.
Ciğerler tavada ısınmış yağın içerisinde 1,5 dakika kadar kızartılır. Daha sonra bu ciğerlen üstüne tekrar un karışımını harmanlayarak 2. kez 1-1,5 dakika daha kızrtılır. Kızarmış ciğerler kapalı bir kaba alınarak 15 dakika kadar dinlenmeye bırakılır. Ayrı bir tavada Küp küp doğranmış patatesler (isteğe bağlı olarak küçük küçük doğranmış kapya ve yeşil biberler) kızartılarak ciğerle harmanlanarak servis edilir.
Afiyet olsun.
Püf nokta: Ciğer yıkanmamalı ve kok küçük doğranmamalıdır, zira sertleşir.