Enver Perver Hergüler kimdir? Bize kendinizden söz eder misiniz?
25 Eylül 1938 yılında bugünkü Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin başkenti ve Şar Dağı’nın eteklerinden süzülen nazlı Vardar Nehri’nin iki yakasında da taht kurmuş olan Üsküp’te doğmuşum. Beş kardeş idik, en küçükleri biz ikizlerdik; Nermin ve ben. Çocukluğumun ilk yıllarında II. Dünya Savaşı patlak vermiş, doğduğum şehir birkaç yıl Alman işgali altında kalmıştı. Okul çağına geldiğimde bir yıl Kur’an kursuna gittikten sonra 1884 yılında tedrisata başlayan ve ilk ismi Hilmi Beg Derala olan şimdiki Tefeyyüz’de ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra bir yıl Makedonca Svetan Dimov Lisesi’nde, akabinde bir buçuk yıl Nikola Tesla Meslek Lisesi’nde okuyup tornacılık mesleğini öğrendim. 1958 yılının Mart ayında serbest göçmen statüsünde Türkiye’ye göç ettik.
Enver Perver Hergüler – 1939
Henüz 20 yaşındayken 1958 yılında Türkiye’ye yerleşmeniz bağlamında ailenizin ve sizin Balkanlarla bağlantısı hususunda bize neler söylersiniz?
Göç ederken o zamanki Yugoslavya Cumhuriyetler Birliği’nin başkenti Belgrat’ta düzenlenen evraklarla; orada hiçbir hakkımızın kalmadığına dair imzalar alındı. Böylece Balkanlarla hiçbir bağlantımız kalmadı.
Hayatınızın 20 yılını geçirdiğiniz ülkenin bu 20 yıllık döneme ait siyasi ve sosyal yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çok çalkantılı bir dönem olduğu için siyasi ve sosyal yapısı hakkında somut bir şey söyleyemeyeceğim.
Enver Perver Hergüler – 1959
II. Dünya Savaşı savaş sonunda Tito önderliğinde Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kuruldu. Ülkedeki bu dönem ve sonrasındaki genel yaşantı hakkında bilgi alabilir miyiz?
II. Dünya Savaşı sürecince, babamın çalıştığı elektrik santralinin lojmanında kaldık. Zor bir dönem idi. Bütün temel gıdalar, ekmek dahil karneye bağlanmıştı. Birkaç yıl süren savaş süresince tehlike sirenleri çaldığında, ailece hemen Üsküp Kalesi’nin altındaki sığınaklarda korunur, tehlike bittiğinde de evimize dönerdik. Almanlar Üsküp’ü terk ederken; elektrik santralindeki iki jeneratörden birini imha etmiş dolayısıyla Üsküp uzun bir süre elektrik kesintilerine maruz kalmıştı. Savaşın son günlerinde lojmanımıza iki üst rütbeli Alman subayı, kendilerine sivil imajı vermek maksadı ile beni ve kız kardeşimi kucaklarına almışlar, 1 km uzaklığındaki tren istasyonuna varmışız. Babam da peşimizde. Subaylar trene bindikten sonra bizler eve dönmüşüz. Annem çok endişelenmişti. Savaştan sonra kıtlık devam etti. Öyle ki okulda bir kitaptan dört öğrenci faydalanıyorduk. Öğretmenimiz kurşun kalemleri ortadan böler herkese yarım yarım dağıtırdı. Bu kıtlık birkaç yıl sürdü.
Enver Perver Hergüler – 1958 – Üsküp – Kuzey Makedonya
1958 yılında Türkiye’ye yerleştiniz, Balıkesir ve Bozüyük‘te vatani görevinizi yerine getirdiniz. Askerlik günlerinizden ve geldiğiniz yeni ülkedeki ilk yıllarınızdan aklınızda en çok neler kaldı, ülkeye intibak bağlamında yaşanmışlıklarınızı öğrenebilir miyiz?
Türkiye’ye geldiğimizde, mesleğim sayesinde üçüncü gün işe başladım. Akraba ve arkadaşlarımızla buluştuğumuzdan olacak ki fazla yabancılık çekmedim. 23 ay askerlik yaptım. Çavuş rütbesiyle terhis oldum.
Enver Perver Hergüler – Girne – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
13 yıl Almanya ‘da bulundunuz, nasıl başladı ve sonlandı hayatınızın bu bölümü?
Çalıştığım fabrika greve girmişti. 1964 yıllarında Almanya yabancı işçi alıyordu. Ben az bir Almanca biliyordum. Mesleğim sayesinde de sınavı kazanarak Almanya’ya gittim. Üç yıl Kara Ormanlar Bölgesi’ndeki Villingen’de, on yıl da o zaman ikiye bölünmüş olan Berlin’de çalıştım. Çocuklarım okul çağına geldiklerinde Türkiye’ye dönmeye karar verdim.
Enver Perver Hergüler – Hamburg – Almanya
Makedonya’ya gidiyor musunuz? Eş dost ve akrabalarınızdan bugün orada yaşayanlar var mı?
Kuzey Makedonya’ya sık sık gidiyorum. 1963 depreminden hemen sonra doğduğum şehri ziyarete gittim. Yugoslavya’nın güzel ve ikinci büyük tren istasyonu, pasta keser gibi ikiye bölünmüş, yarısı hala dimdik duruyor. İstasyondaki devasa saat o seher vaktinde kalakalmış; 05.17 ‘de…
Makedonya dışındaki Balkan ülkelerine seyahat etme fırsatınız oldu mu? Olduysa en çok nereyi beğendiniz, neden?
Balkan ülkelerinin çoğunu gezdim. Belgrad’ın ayrı bir güzelliği var. Kale Meydan’dan (Kalemegdan) Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada bir şamandıra çok ilgimi çekmişti. Elbasan’ı da beğendim.
Kızınızdan bir erkek, oğlunuzdan iki erkek olmak üzere üç torununuz var. Çocuklarınızda ve bunun uzantısı olarak torunlarınızda “Balkanlı” olma bilincinin mevcudiyeti, gelenek ve göreneklerin yaşatılması hususunda bize neler söylersiniz?
Çocuklar ve torunlarım geldiğim ülkeyi merak edip soruyorlar. Bazı gelenek ve görenekleri burada da devam ediyoruz. Yanılmıyorsam Türkiye genelinde binlerce Balkan Derneği var.
Sizin “Hazan Gizem ve Şiir” ve “Hayallerime Ulaşamıyorum” isimli iki şiir kitabınız var. Şiir yazmaya nasıl başladınız? Edebiyat öğretmeniniz Enver Tuzcu ‘dan esinlendiğinizi söylemiştiniz bir sohbetimizde. Hem edebiyat öğretmeninizin hem de bugün hala varlığını sürdüren Türk azınlığın okullarından biri olan Tefeyyüz Ortaokulu-Üsküp‘ün şairliğinizdeki rolü nedir?
Ortaokul döneminde öğretmenimizin birkaç şiir kitabı vardı. Şiirleri beni pek etkilemişti. Ondan esinlenerek ben de şiir yazmaya başladım. İki şiir kitabım var. Üsküp’e ait şiirlerim de var. İki şiirim akrostiştir. Bir şiirim de Makedonca yazılmıştır. İstanbul’da düzenlenen şiir dinletilerine de katılıyorum.
“Balkan Türkçesi” diye bir realite var. İki kitabı bulunan Balkanlı bir şair olarak Balkan Türkçesi‘nden bahseder misiniz?
Balkan Türkçesi denince, şehirlerarası şive değişikliği epey fark ediyor. Lâkin okullarda tamamen Öztürk’çe yazılıp okunuyor.
Biriyle tanıştığınızda Balkan göçmeni olduğunu anlayabilir misiniz? Nasıl?
Biriyle tanıştığımda Balkan Kökenli olduğunu anlarım. Çünkü bilhassa yaşlılar hala yaşadıkları şehrin şivesiyle konuşuyorlar.
Enver Perver Hergüler – Çanakkale – Türkiye
Balkan dillerinden yahut diğer dünya dillerinden konuşabildikleriniz var mı?
Almanca, Slav Kökenli Balkan Dillerinden Makedonca, Sırpça, Hırvatça, Boşnakça ve gündelik olarak Rusça konuşabiliyorum. Kiril yazısını okuyup yazabiliyorum.
Balkan kültürü, gelenek ve görenekleri hakkında fikirlerinizi öğrenebilir miyiz? Örneğin bir yeni doğan ritüelini bize anlatabilir misiniz?
Asırlar önce atalarımızın Anadolu’dan Rumeli’ye taşıdıkları gelenek ve görenekleri az bir değişiklikle tekrar buraya getirdik.
Balkan mutfağı denilince aklınıza neler geliyor? En sevdiğiniz balkan yemeği ve “çocukluğum” dediğinizde kokusu burnunuza gelen yiyecek hangisidir?
Çok zengin bir Balkan Mutfağı vardır. Su böreğine benzer “fliya böreği”. Baklava yapılırken kenarlarından artan yufkalardan yapılan ve et suyuyla pişirilen “paça böreği”, Elbasan tavası ve yağlı kuzu etiyle sadece sarımsak biber ve domatesle pişirilen “kapama yahni”.
Balkan müziklerini dinliyor musunuz? En sevdiğiniz Balkan şarkıları ve yorumcuları hangileridir? Bize bir dinleme listesi verebilir misiniz?
Sevdalinka dedikleri Boşnak şarkılarını dinliyorum. O şarkılarda epey Türkçe kullanılan kelimeler var. Safet İsoviç ve Zaim İmamoviç beğendiğim sanatçılardır. Makedonca şarkıları da çok beğeni ile dinliyorum. Mesela pek sevdiğim bir şarkıcı Bitola’lı besteci Türk Hayri Demir’dir. Bitola’nın diğer adı Manastır’dır, şirin mi şirin bir kasabadadır ve Atatürk’ün eğitim aldığı askeri lise oradadır. Esma Recep de folklorik müzik icracısıdır. Nikola Badev ve Vaska İlieva duayen şarkıcılardandır. Rumeli Türkülerine ilham kaynağı olan “Vardar Ovası” türküsünü ayrı bir hazla sık sık dinliyorum. Caz müzik de sevdiklerimin arasındadır.
Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Son olarak; sizin Balkanlar ile ilgili eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Şükürler olsun ki, 85 yıllık yaşamımda pişman olduğum hiçbir dönem yaşamadığımı söyleyerek saygılarımı sunuyorum.
Enver Perver Hergüler ve Necla Dursun 02.06.2023 Kuzey Makedonya Kültür Merkezi- İstanbul
Not: Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak Enver Perver Hergüler’e teşekkür ederiz.