700 yıllık köklü geçmişin parçası…
Balkan göçleriyle şehre gelen zanaatkarların önemli katkıda bulunduğu geleneksel miras; Bursa Bıçağı.
Edebiyatta da namından söz ettiren Bursa Bıçağı…
Sabahattin Ali’nin Katil Osman adlı hikayesinde, hapse düşen anlatıcının ağızından dinleriz Osman’ı. Daha 25 yaşında olduğu halde 17 yaşında gösteren Osman 16 yaşında tanışır mapushane damıyla. İşsiz güçsüz Osman en yakınlarına dahi bıçak çekerek tehditle para aşırarak yaşar şu dünyada. Son vukuatındaysa berber Hüsamettin’i Bursa işi söğütyaprağı ile bıçaklar.
Sabahattin Ali’nin hayatta iken bastırdığı en son kitabı olan Sırça Köşk’ün ikinci hikayesinde adı geçen Bursa işinin sergisinden bahsedeceğiz bu içeriğimizde.
Kentteki bıçakçılık Osmanlı ‘nın ilk yıllarında gelişmeye başlamış. Geleneksel yöntemlerle üretilen bıçakların kökeni demirciliğe dayanıyor. Özellikle 19.yy sonlarından itibaren önem kazanarak 1913’de sanayi sayımında şehirde yüzün üzerinde bıçakçı dükkanı olduğu tespit edilmiş. İstanbul’dan sonra en çok bıçakçı dükkanının bulunduğu şehir olarak da kayıtlara geçmiş.
Bursa Bıçağının en özgün özelliği keskin oluşu. Bunu çeliğin kendine has yöntemle işlenmesiyle kazanıyor. Kestane kabuğu kömürüyle uygulanan sertlik ayarındaysa tamamen ustalık ön planda. Bir diğer özelliği ise sapının ardıç gibi az bulunan kıymetli ağaçlardan ve geyik, koç, manda gibi hayvanların boynuzlarından yapılması.
Bursa’nın somut olan ve olmayan değerlerinin korunması anlamında usta-çırak ilişkisiyle yaşatılmaya çalışılırken bu çabanın yansımalarından biri Bursa Kent Müzesi’ndeki Keskin Miras Bursa Bıçağı sergisi olmuştur. Bıçak, kılıç, kama, hançer ve çakı koleksiyonu da bulunan sergide tasarım yarışmalarında derece alan bıçaklar da bulunmakta.
Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak sergiyi ziyaret ederek fotoğrafladık.