Mevcut fiziksel ülke sınırları oluşana dek adı gibi “bal” ve “kan” barındıran bu coğrafya Osmanlı Devleti’nin yönetimine girmesiyle 14. yüzyılın son çeyreğinden itibaren sosyal, kültürel ve mimari olarak Türk-İslâm kültürünün etkisinde kalmıştır.
Bölge Osmanlı yönetiminden önce Hun, Avar, Kıpçak, Peçenek gibi Türk toplulukları hâkimiyetinde olduğundan kültür mozaiği bakımından oldukça katmanlıdır.
Türklerin Balkanlardaki hâkimiyetinin başladığı Kosova Savaşı (1389) ardından Balkanlar’da Türk Edebiyatı varlık göstermeye, gelişip şekillenmeye başlar. 19. yüzyılda Osmanlının bu topraklardan çekilmesiyle Türk halk kültürünün etkisi azalmaya, 20. yüzyılın ilk yarısındaki siyasi çözülmelerle Türkler ya göç etmeye ya da başka sistemler ve bayraklar altında yaşamaya başlarlar.
Balkan Edebiyatı, bölgede yaşam süren çeşitli ulus ve halklarından da beslenmiştir. Sıklıkla, tarihi olaylar, halk hikâyeleri, halk şiirleri, masallar, savaşlar, göç, ortak gündelik yaşam konularının işlendiği görülmektedir. Konuların ele alınış usullerinde yaşadıkları coğrafyasının özelliklerinden yansımalar görülmektedir.
