Bulgaristan’ın kuzeyinde Tuna Nehri kıyısındaki Rusçuk(Bulgarca: Русе|Ruse) coğrafi konumu sebebiyle önemini daima korumuş bir şehir.
Şehrin adı Osmanlı döneminde Rusçuk olarak bilinirken bunun öncesinde “Rus Kasrı” adıyla anılmaktaymış. Günümüzde ismi Ruse, Tuna Nehri’nin karşı yakasındaki Romanya’nın Giurgiu şehri ile komşudur.
Osmanlı idaresinin son dönem hızla gelişen modern şehirlerinden biridir. Bundandır ki imparatorluğun ilk demiryolu Rusçuk ile Karadeniz limanı olan Varna arasında inşa edilmiştir.
Bulgaristan tarihinde başkentlik yapmış olma ayrıcalığına sahip olan şehirde zarif dekoratif süslemeler ön plana çıkmakta. Estetik kıvrımlarla bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımı olan Art Nouveau tarzındaki yapıların ev sahibidir.
Bulgaristan’ın Tuna kıyısındaki tek liman şehri olan Rusçuk inşa edilirken Viyana örnek alınmış. Sokaklarında yürürken ilk göze çarpan da bu husus olmakta. Sokaklarını adımlarken kendilerinizi adeta Viyana’da sanırsınız. Bu sebeple kent “Küçük Viyana” olarak da anılır. Art Nouveau tarzındaki yapılardan biri de şehrin opera ve bale binasıdır.
Ziyaretçilerinin ferah iç dizaynı, rahat balkon ve localardaki konforlu oturma imkanından memnun kaldığı bina, geçirdiği restorasyonlar sonucunda bu günkü halini almıştır. Bulgaristan Rusçuk Opera Topluluğu 1914’te kurulmuş, 1949 yılında bir kültür kuruluşuna devredilerek adı Rusçuk Opera ve Filarmoni Topluluğu olarak düzenlenmiştir.
1919’da Ivan Ivanov imzalı Kamen and Tzena ile ilk prömiyerini gerçekleştiren topluluk çatısında solo/koro ses, bale ve orkestra icra edilmektedir.
Not: İçerik görselleri için Tülay Üstündağ’a teşekkür ederiz.