“…Mustafa Kemal, 15 Mart 1923 günü Adana ufkunda ikinci bir güneş gibi gözüktü. Mustafa Kemal Paşa’yla Latife Hanım’ın 2 gün süren ziyaretleri dopdolu geçti. Bu ziyaretler arasında Kız Öğretmen Okulu da yer almaktaydı. Karı koca burada gördüklerinden, duyduklarından, adeta büyülendiler. Girişte, Müdüre Remziye Hanım ‘ın yazdığı, hocalardan Mustafa Fuat Bey’in bestelediği “Kız Öğretmen Okulu Marşı” çalındı.
Okulun duvarına “Kız Öğretmen Okulu” yazılı büyük bir bayrak asılmıştı. Türk kadınlığı için çok anlamlı şu cümle yazılmıştı: “Bir milletin kadınları, terakkisinin ölçüsüdür.” Mustafa Kemal Paşa’yla Latife Hanım, bundan son derece duygulandılar. Bu iki olaya, ardı ardına üçüncüsü ve dördüncüsü eklendi. Müdüre Remziye Hanım, dönemin giysileri gereği, başörtülü öğrencilerini, boyları değişik iskemle ve sıralara yerleştirerek, uzaktan görünümlerini -eski harflerle- (Mustafa Kemal) olarak yansıttı. Bu, değişik bir sanat olayıydı. Buna dördüncü eklenen konu, Müdirenin gür sesle yaptığı, her cümlesi yüreklerin derinliğine işleyen hitabesiydi.
Mustafa Kemal Paşa’yla eşi, Okul Müdiresi Remziye Hanım’ın bu olağanüstü kabiliyetine hayran oldular. Ve duygularını, bir gün sonra gönderdikleri övgülü bir mektupla bildirdiler. Altı ay sonra Cumhuriyet ilan edildi. Bu dönemin kültürü için, güçlü elemanlar yetiştirilmesi gerekliydi. Bu amaçla, aradan bir müddet geçtikten sonra ilk olarak Remziye Hanım’la eşi, devletçe Paris’e gönderildiler. Remziye Hanım kimya eğitimi, eşi Doktor Reşit Süreyya Bey de meslek ihtisası yapacaktı. Ülkenin fen adamlarına ihtiyacı olduğu için, Remziye Hanım kimya dalını kendisi seçmişti. Kimya Fakültesini birincilikle bitiren Remziye Hanım yurda dönüşünde Erenköy Kız Lisesi’nde hocalığa devam etti. Daha sonra kimya doktorası yapmak üzere, tekrar Paris’e gönderildi…”
Not: “Türkiye’de Kimya Biliminin Öncülerinden Remziye Hisar” başlıklı Taha Toros ‘un makalesinden alıntıdır. Erişim: https://core.ac.uk/download/45610296.pdf 24.03.2023