Balkanların Sancak bölgesinde Priyepolye şehrine bağlı, Novi Pazar’a 80 km uzaklıktaki Miloşev Do köyünden, atalarının 300 yıl boyunca hayat sürdüğü topraklardan Türkiye’ye göç etmek ister Hacıfeyzoviç Ailesi. Fakat defalarca girişimde bulunsalar da bir türlü bu istek gerçekleşmez. Ailenin reisi Ahmet Aga Türkiye’ye gitmek için yaptığı başvurulardan sonuncusunun olumsuz cevap aldığını ev halkına söylendiği akşamı torunu Salih’in kitabından dinleyelim:
“O akşam evde sofra kurmadılar. İneklerini ve koyunlarını sağmadılar. Herkes büyük bir üzüntü ve acı içerisindeydi. Ertesi gün Sviçeviçe’den Sırp komşuları olan Rade Popoviç ve oğulları kendilerini ziyarete geldiler. Popoviçler daha önceki süreçte onların tarlalarında çiftçi olarak çalışan ve bir süre önce arazilerini kendilerinden satın alan insanlardı. Sıcak bir karşılama faslının ardından Ahmet Aga şapkasını dizinin dibine koydu ve söze başladı: ‘Sevgili komşularım, duydunuz ki bizim Türkiye’ye göç etmek için yasal yollar kapandı. Ancak her işte bir hayır vardır. Biz yine de bir an önce evlerimizi ve arazilerimizi terk edeceğiz. Siz de bize olan borcunuzu durumunuz müsait oldukça zaman içerisinde ödersiniz. Türkiye’ye göç edemeyeceğimiz için acele etmenize gerek yoktur.’
Ahmet Aga sözlerini tamamlayınca komşuları ayağa kalkıp itiraz ettiler. ‘Biz arazilerinizi size geri vermeye karar verdik. Böyle değerli komşularımızı kaybetmek istemiyoruz.’ dediler. Hatta Rade şöyle bir teklifte bulundu: ‘Benim sizden bir tek talebim var; ailelerimizi kardeş aileler olarak ilan edelim. Hatta benim en büyük oğlum ile senin en büyük Sulyo kan kardeşi olsunlar, ben sizden yalnızca bunu istiyorum.’
Bunun üzerine Ahmet Aga, çocuklarına ve kardeşlerine dikkatle baktı. Kimsenin bu güzel sahneye itirazı olmadığını görünce hep birlikte komşularına kardeşçe sarıldılar.
Tarlaların biçilme zamanı geldiğinde kimse biçime başlamadı. Hiç kimse bu işleme ilk başlayan kişi olmak istemiyordu. Sonrasında aralarında kardeşlik gibi bir bağ kuran Müslümanlar ve Sırplar rızıklarını toplamak üzere hep birlikte işe koyuldular. Tarlalarını biçtiler ve yeniden ektiler. Topladıkları mallarını ve rızıklarını ikiye böldüler.
O kardeşliğin bereketi bu güne dek sürüyor. Bu bereket lezzetli bir su pınarı gibi akmaya devam ediyor. Ve bu aileler, bu birlikteliği her sene kutlayarak birbirlerine saygı duymaya devam ediyor.”
Asla Umutsuz Olma
Salih Akgül Hacıfeyzoviç
Lutka Kitap – 77 ve 78. sayfalar