KitapKuzey Makedonya Gezi

0

Üsküp’te Bir Kitap Kulübü: Dilden Taşan Umut

Bir kitap kulübü, bazen bir masa etrafında toplanan birkaç kişi değildir yalnızca. Bazen bir dilin devamıdır, bazen bir belleğin korunağı, bazen de uzak bir coğrafyada sessizce yeşeren bir umudun sesi. 16 Ekim 2025 sabahı, Necla Dursun’un davetiyle Kuzey Makedonya’ya giderken zihnimde tam da bu düşünce vardı: Okumak, sadece kelimeleri anlamak değil; bir topluluğun varlığını sürdürmesinin, kendini yeniden kurmasının bir biçimiydi.

Necla Dursun, profesyonel iş yaşamını geride bırakıp kendini Balkanlardaki Türk azınlığın kültürel gelişimine adamış bir gönüllü. Onun kurduğu Üsküp Kitap Kulübü, yalnızca okuma alışkanlığını değil, birlikte düşünmenin, birlikte umut etmenin de alanı olmuş. Kulübün davetiyle gittiğim o gün, Gostivar’daki ADEKSAM Derneği yurdunda kalan genç Türk kız öğrencilerle buluştum. Bu buluşmada Türkiye’den de bir öğrenci, Galatasaray Üniversitesi’nde edebiyat okuyan Ece Karaca vardı. Ece hem sunumu hem de uzak bir diyardaki kız kardeşleriyle buluşmasındaki duruşuyla beni çok etkiledi.

Sohbete başlamadan önce, onları dinledim. Sessizce bir köşeye çekilip Agatha Christie’nin Doğu Ekspresinde Cinayeti üzerine tartışmalarını izledim. Fark ettim ki, bu genç kadınlar sadece bir polisiye romanı tartışmıyorlardı. Aynı zamanda adaletin, sezginin, tahmin gücünün ve kadın karakterlerin temsilini konuşuyorlardı. Bir romanın kapısından geçip bir kültürün, bir direnişin ve bir var olma mücadelesinin içine giriyorlardı. Her biri konuşurken Türkçenin içinde büyüyen o özenli ifadeler, bir yandan bana dillerin kaderini düşündürdü: Azınlık olmanın en güçlü yanı belki de budur — dilini koruyarak var olmanın gururu.

Bir Dilin Taşıyıcısı Olmak

Bir dilin taşıyıcısı olmak, sadece kelimeleri bilmek değildir. O dilin rüzgârını, musikisini, acısını ve şakasını da taşımaktır. Bu kız çocukları, Türkçeyi yalnızca konuşmuyor, onunla düşünüyor, onunla hayal kuruyorlardı. Uzakta, küçük bir yurtta, sıcak çay kokusu eşliğinde, kendi kültürlerini yeniden üretiyorlardı. Bu bana dillerin sadece iletişim aracı değil, bir aidiyet biçimi olduğunu yeniden hatırlattı. Dilin içinde yaşamak, bazen bir yurdu korumak gibidir.

Bir dil, insanın iç dünyasında kurduğu en kalıcı evdir. O evin duvarlarında çocukluk yankılanır, geçmişin sesi sürer, geleceğin umudu biçim bulur. Bu kızların her cümlesinde hem göçün hüznü hem de var olma kararlılığı vardı. Dil, onlar için bir hatırlama biçimiydi; kaybolmamak için, unutulmamak için, birbirlerine tutunmak için. O anda fark ettim: bir dil yaşatılıyorsa, o toplum da hâlâ nefes alıyor demektir.

Neden Okuyoruz?

Sohbet ilerledikçe, okuma eyleminin kendisine geldik. “Neden okuyoruz?” diye sordum onlara.

Cevaplar içten ve çeşitliydi: “Kendimi bulmak için.” “Başka hayatlara karışmak için.” “Yalnız kalmamak için.” “Kendimi hırpalamamak için.”

Bir öğrencinin verdiği bu son cevap üzerinde uzun süre düşündüm. Okurluğun, kendine iyi davranmanın, kendine bir alan açmanın bir yolu olduğunu fark ettim. Bir kitap sayfasını çevirmek bazen dünyadan kaçmak değil, kendine yumuşak bir yer bulmaktır. Okumak, kendi iç sesini bastırmak değil, onu şefkatle dinlemektir.

Bir kız öğrenci, “Bu kitabı okurken kendimi trenin içinde hissettim, ama o tren Üsküp’ten geçiyor gibiydi,” dedi. Ne güzel bir tanım! Çünkü okurluk, dünyanın neresinde olursak olalım, kendimizi bir trenin penceresinden dışarı bakarken bulmaktır.

Eski Çarşının Işığında

Buluşmadan sonra Üsküp’e döndük. Eski çarşının taş sokaklarında yürürken, o öğrencilerin gözlerindeki ışıltı aklımdan çıkmadı. Kimi yerlerde eski Osmanlı hanları, kimi köşelerde Türk kahvesi kokusu, kimi dükkânlarda tarih kokan bir sessizlik… Her köşe, bir hikâyenin içinde gibiydi.

O akşam düşündüm: Bir kitap kulübü, bazen bir şehirden çok daha fazlasını temsil edebilir. Çünkü bir kitap kulübü, insanın kendini çoğaltma biçimidir. Dil, hafıza ve hayal gücü birleştiğinde, sınırlar anlamsızlaşır.

Üsküp’te o gün anladım ki, bir kitabı okumak bazen bir kültürü sürdürmek, bazen bir hayali devralmak, bazen de yalnızca insan kalabilmektir.

 

Bizden Haberdar Olun!

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed