Bahçe ve parkların vazgeçilmezi leylaklar…
Familyasında yirmiye yakın türü bulunan leylak en çok dayanıklılığıyla tanınır. Güçlü bir çiçektir. Tıpkı dünyaya yayıldığı Doğu Avrupa yani Balkanlar gibi.
Ana yurdu Balkan bölgesi olan leylak ülkemizde en çok Trakya’da yetiştirilir. Sahil kasabalarında kendiliğinden yetiştiği için çok yerde karşımıza çıkan leylak bakımının kolaylığıyla yetiştiricilerinin yüzünü güldüren bir çiçektir.
Parlak yeşil yaprakları, nefis rengi, salkım biçimli formu ve güzel kokusu onu ayrıcalıklı kılar. Kesme çiçekçilikte de tercih edilen leylak, bahçelerin en sevilen süs bitkilerindendir.
Bir renge adını veren bu güzelliğin ömrü sadece birkaç haftadır. İlkbaharda çiçek açtığından baharın müjdecilerinden biridir. Yeni olanın, başlangıçların sembolüdür.
Tarihte kokusu sebebiyle büyülü olduğuna inananlar olduğu kadar rengini yas rengi olarak benimseyenler olmuştur. Buna karşın Rusya’da yeni doğmuş bebeğin üstüne leylak sapı tutmanın ona bilgelik getireceğine inanılmasıyla umudu da simgeler.
Biz ise bu mis kokulu güzel çiçeği Zekai Tunca’nın Nihavend makamlı ölümsüz Tür Sanat Müziği eserinin güftesiyle analım:
Leylakları sümbülleri / Soldurdun gonca gülleri
Aşkla yanan gönülleri / Öksüz koydun sen giderken
Ne bir arzu, ne düş kaldı / Ne safalı gülüş kaldı
Sımsıcak bir öpüş kaldı / Dudağımda sen giderken
Son buluşma serap gibi / Alıp gitti seni benden
Dünya o an durdu sanki / Güneş söndü sen giderken
Ne bir arzu, ne düş kaldı / Ne safalı gülüş kaldı
Sımsıcak bir öpüş kaldı / Dudağımda sen giderken