Ahiler Kalkınma Ajansı tarafından 2020 Yılı Turizm Altyapısının Güçlendirilmesi Mali Destek Programı kapsamında yürütülen “Yeşilburç Turizme Kazandırılıyor” projesinin çalışmalarından biri oldu Yeşilburç Camii Kilise.
Yeşilburç Camii Kilise diyoruz çünkü cami ve kilise iç içe. Konservasyonu, bakım onarım işleri ve seyir terası yapım işlerine çevre düzenlemesinin eklenmesiyle yapı ziyarete açıldı.
Yeşilburç Camii Kilise’nin bölge turizmine kazandırılması Yeşilburç Köyü’ne hareketlilik getirdi. Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak akrabalarımızın ikamet ettiği Yeşilburç Köyü’nü uzun yıllardır ziyaret etme şansı bulduğumuzdan köydeki hareketliliğin beklediğimizden fazla olduğunu söylemeliyiz.
Köyde turizm faaliyeti çeşitliliği oluşturulması ve artan turizm yatırımları ile yeni iş alanlarının oluşması hedeflenmiş söz konusu projede. Yeşilburç Camii Kilise’si içinde oluşturulan mübadele müzesiyle göçmenlerin yaşam serüveni, tarihsel ve kültürel birikimi ziyaretçilerle paylaşılmış. Biz de mekan içindeki bilgi levhalarını yazıya dökerek içeriğimize taşıdık. Akşam üstünün camlardan içeri süzüldüğü anlardaki ziyaretimizle Yeşilburç’a bir başka pencereden daha bakmış olduk.
Geçmişte, kilise, askeri depo ve cami olarak kullanılan yapı şu anda cami olarak da halkın kullanımına sunulmuş durumda ve bir imam görev yapmakta. İçerik görsellerinden görülen kırmızı halıyla kaplanmış alanda görevli imam cemaate namaz eda ettirmekte.
Cam terasıyla oldukça rağbet gören mekan ve Yeşilburç Köyü hakkında aydınlatıcı olacağını inanmadığımız aşağıdaki metni ziyaretçiler için hazırlanan bilgi levhalarından aldık.
“1912-1922 yılları arasındaki savaşlar nedeniyle Balkanlarda, Ege Adalarında ve Anadolu’da büyük acılar yaşandı, Balkan Savaşı sonrasında yüzbinlerce Müslüman savaşta yenik düsen Osmanlı ordusunun peşi sıra korku ve panik içinde doğdukları toprakları terk ederek Anadolu’ya sığındı. Benzer trajedi, 1922 yılında Türk-Yunan savaşında yenik düşen Yunan ordusuyla beraber Anadolu’yu terk eden Rum Ortodoksların da başına geldi. Bir ay gibi kısa bir süre içinde yüz binlerce Rum Ortodoks Yunanistan’a sığındı. Bu durum Yunanistan’da büyük sıkıntılara ve kaosa yol açtı. Yunanistan’ın nüfusu dörtte bir oranında arttı.
Lozan Barış Konferans toplandığında öncelikle sığınmacılar ve esirler konusu ele alındı. İngiltere temsilcisi Lord Curzon’un teklifi ve Milletler Cemiyeti Görevlisi Nansen’in raporu doğrultusunda; 30 Ocak 1923 tarihinde Yunanistan’da a yerleşik Müslümanlarla, Türkiye’de yerleşik Rum Ortodoksların zorunlu göçünü öngören Mübadele Sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşme uyarınca; İstanbul’daki Rum Ortodokslar İle Batı Trakya’daki Müslümanlar hariç Yunanistan’da yerleşik bütün Müslümanlar Türkiye’ye, Türkiye’de yerleşik bütün Rum Ortodokslar Yunanistan’a gönderildi. Mübadele sözleşmesinin kapsamına 18 Ekim 1912 tarihinden sonra yurtlarını terk etmiş olanlar da alınarak mülteciler sorununa bir çözüm bulunmuş oldu.
Zorunlu göç içeren bu sözleşme ile iki milyon civarında insan yurtlarından kopartılarak, yen i yerleşim bölgelerinde yaşamaya mecbur edildi. Tarihimizdeki bu kitlesel ve zorunlu göçe kısaca mübadele, bu insanlara da mübadil deniyor. Aslında mübadele yaklaşık 2 milyon bedenin ruhundan ayrıldığı ve bir daha hiç buluşamadığı günlerin adıdır.
Göç, din kriteri temel alınarak gerçekleştirildi, Osmanlı İmparatorluğunda din temeline dayalı Milet Sistemi geçerliydi. Etnik, dilsel veya ekonomik farklılıklar dinsel kimliğe göre ikincil sayılıyordu. Bu göç, tarihte görülen diğer göç örneklerinden farklı olarak iki taraflı ve eş zamanlı yürütülüp, her iki ülkeyi hem göç veren hem göç alan konumuna getiren bir süreçtir.
30 Ocak 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunan Hükümeti arasında Türkiye’de yerleşik Rum-Ortodokslar ile Yunanistan’da yerleşik Müslümanların zorunlu göçünü öngören Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi imzalandı. Sözlük anlamı bir şeyin diğeriyle yer değiştirilmesi anlamı taşışa da toplumlar arası mübadele kavram olarak içerisinde çok fazla anı taşımaktadır.
Sözleşmede ve kitaplarda mübadele, iki devlet arasında insanların değiş tokuş yapıldığı zorunlu göçün adı olarak ifade edilebilir, ancak ruhların savrulmuşluğunu, kaybolmayı, kimsesiz ve yalnız kalmayı, köklerinden koparılıp gelmeyi kimse tarif edemez. Mübadil olmak ile göçmen olmak farklıdır. Göçmen, yaşadığı tüm zorluklara rağmen toprağını bırakmama seçeneğine sahiptir. Gideceği ve yerleşeceği yeri, gitme zamanını, gideceği vasıtayı ve yanına alacaklarını seçebilir. Aynen 1950’li yıllarda o dönemdeki Yugoslavya ve Bulgaristan’dan Türkiye ye gelen göçmenler gibi. Mübadillerin ise böyle bir şansı yoktu. Burada iki devlet, yani Türkiye ve Yunanistan karşılıklı olarak Şu insanlar, şu zamanda, su gemi veya tren ile şuraya gidip yerleşecek, yerleştiği yerden ayrılmayacak, şu işi yapacak diye karar aldı ve bu kararı uyguladı. Mübadillere söz ve seçme hakki tanınmadı ve mübadele zorunlu bir göç hareketi olarak uygulandı.
Yeşilburç Köyü’nde yaşayan Ortodoks Hristiyanlar mübadele ile Niğde’den Mersin’e ve oradan da gemi ile Yunanistan’ın Pire Limanı’na gittiler. Limandaki karantinadan sonra Yunanistan’ın muhtelif yerlerine iskan edildiler. Bugün toplu olarak en çok yerleşik oldukları yer 30 aile kadar ile Yunanistan’ın Drama şehrindeki tren istasyonunun arkasındaki mahalledir.
Ortodoks Hristiyanların mübadele ile Yunanistan’a göç etmelerinden sonra Yeşilburç Köyü’ndeki boşalan evlere ise T.C Dahiliye Vekaletinin 10.01.1926 tarihli onayı ile Yunanistan’ın Batı Makedonya Bölgesinde bulunan Grevena şehrine bağlı eski adı Krifçi, yeni adı Kivotos olan köyünden mübadele ile Türkiye’ye gelen 71 Müslüman Türk mübadil aile yerleştirildi. Bugün Yeşilburç Köyü’nde Yunanistan’dan gelen mübadillerin çocuk ve torunları yaşamaktadır.
Grevena şehrine bağlı Krifçi Köyü Yunanistan’ın Batı Makedonya Bölgesi olarak adlandırılan bölgede olup, Selanik’in yaklaşık 180 km güney batısında yer alır. Yunanistan’da son nüfus sayımı 201l yalında yapılmış olup, bu sayıma göre Grevena şehrinin çevresiyle birlikte toplam nüfusu 32.000’dir. Krifçi köyü ise Grevena’ya 20 km mesafededir.
1912-1913 Balkan Savaşlarından önce Yunanistan Osmanlı Devletinin egemenliği altındaydı ve Grevena şehri Osmanlı İdari Yönetim Sistemine göre 1882 yılından Balkan Savaşlarının bitliği 1913 yılına kadar Serfice Sancağına bağlı kaza (ilçe) statüsündeydi. Grevena şehri ve Krifçi Köyü Osmanlı Devletinin Balkan Savaşı yenilgisinden sonra 1913 yalında Yunanistan’a geçti.
Kozani şehrinin 1916 yılında il olmasından sonra Grevena Kozani’ye bağlandı. Daha sonraki yıllarda Grevena il oldu, Grevena ismi gerek mübadeleden önce ve gerekse mübadeleden sonra hiç değişmedi, hep aynı kaldı. Krifçi Köyü’nün ismi ise değişti ve Kivotos ismini aldı. Mübadeleden Önce Krifçi köyünde 259 hane Müslüman Türk yaşamaktaydı.
Göç önce Anadolu’da yaşayan Rum Ortodoksların Türkiye’den Yunanistan’a gitmesiyle başladı. Bunun için mübadeleden sorumlu yetkililer Krifçi Köyü’nde yaşayan Müslüman Türklerden Türkiye’den gelecek Rumların yerleşmesi için köydeki evlerin yarısının boşaltılmasını ve evleri Türklerden boşaltanların da köydeki diğer yakınlarının evlerine yerleşmeleri istendi. Türkiye’den ise Bursa’nın Mudanya ilçesi, Dereköy den ve Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinden gelen Rumlar Krifçi köyündeki boşalan evlere yerleşti. Böylece Krifçi’deki Müslüman Türkler ile Türkiye’den gelen Ortodoks Rumlar 6 ay kadar Krifçi köyünde birlikte yaşadılar.
Krifçi mübadilleri ise Mart 1924’te 259 hane olarak Türkiye ye hareket etliler. Yolculuklar aşağıdaki güzergah takip edilerek gerçekleşti. Önce sırasıyla Kozani ve Veria şehirlerine ve oradan da Selanik şehrine ulaştılar. Selanik Limanından başlayan gemi yolculuğundan sonra İzmir’e vardılar. İzmir’den sonra Isparta’ya gittiler. Burada 3 ay kadar kaldılar. Daha sonra Niğde’ye hareket ederek Uluağaç Köyü’ne yerleştiler. Bir yıl kadar Uluağaç Köyü’nde kaldıktan sonra Niğde’nin Yeşilburç Köyü’ne yerleştiler. Böylece, 1924 yılında Krifçi Köyü’nden 259 aile olarak başlayan mübadele yolculuğu mübadillerin değişik yerlere (İzmir, Isparta, Bursa Başköy ve Eskişehir) dağlamasından sonra 1926 yalında son Iskan yeri olan Niğde’nin Yeşilburç köyüne 71 aile olarak iskan edilmesiyle son buldu.
Karamanlıca kaynaklarına göre mübadele dönemine (1924) kadar Niğde merkeze bağlı Yeşilburç (eski adı Teney, Tenei) Köyü’nde 1.200 nüfus ve 300 haneden oluşan Ortodoks Hristiyan aileler yaşamaktaydı.
Köyde yaşayan Hristiyanların ibadet etmeleri için Sultan 3. Selim döneminde, 1807 yılında inşa edilen (içeriğimizin konusu) kilisenin o dönemki adı Agios Stefanos idi. Ortodoks Hristiyanların mübadele ile Yunanistan’a göç etmesinden sonra Yeşilburç Köyü’nde boşalan evlere T.C Dahiliye Vekaletinin 10.01.1926 tarihli onayı ile Yunanistan’ın Batı Makedonya Bölgesinde bulunan Grevena şehrine bağlı, eski adı Krifçi yeni adı Kivotos olan köyden mübadele ile Türkiye’ye gelen 71 Müslüman Türk mübadil aile yerleştirildi.
Kilise, mübadeleden 1953 yılına kadar askeri depo olarak kullanıldı. Köye yerleştirilen mübadiller cami olmadığı için bu süre zarfında ibadetlerini evlerinde yaptılar. Kilise, askeriye tarafından boşaltılmasından sonra, 1953 yılında camiye dönüştürüldü ve kilisenin cami olarak kullanılması restorasyonun başladığı 2020 yılı başlarına kadar devam etti.
Kilise, Niğde Valiliğinin girişimleri ile 1992 yılında Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıkların Koruma Bölge Kurulu tarafından tescil edilerek koruma altına alındı.
Karamanlıca kaynaklarına göre Yeşilburç Köyü’nün kuruluşuna dair kesinleşmiş bir tarih yok ise de, 500 yıldan fazla bir zaman önce kurulduğu sanılıyor. Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Kemerhisar’da bulunan Tyana Antik Kenti’nde yaşayan bazı Hristiyan ailelerin Yeşilburç Köyü’ne gelerek Deneyi (Tuana, Dana) adıyla bu köyü kurdukları rivayet edilir.
Mübadeleden (1924) önce köyde yaşayan Ortodoks Hristiyanlar köyün adını Teney olarak adlandırıyorlardı. Köyün adı mübadeleden sonra 1942 yılında İç İşleri Bakanlığı tarafından değiştirildi ve bugünkü Yeşilburç adını aldı. Mübadeleden önce Teney Köyü’nde toplam 1200 nüfus ve 300 Türkçe konuşan Ortodoks Hristiyan aile yaşıyordu. O dönemde köyde yaşayanlar bölge yönetiminde ve sancak statüsündeki Niğde şehir meclisinde etkindiler. Başlıca geçim kaynakları ise meyvecilik, tütüncülük, manifaturacılık ve zahirecilikti. Niğde şehir merkezine 5 km mesafede olan Teney Köyü o dönemde Niğde yöresinin en zengin köylerinden biriydi.
Teney Köyü’nde yaşayan Ortodoks Hristiyanlar mübadele ile Niğde’den Mersin’e ve oradan da gemi ile Yunanistan’ın Pire Limanı’na gittiler. Limandaki karantinadan Yunanistan’ın muhtelif yerlerine iskan edildiler. Bugün toplu olarak en çok yerleşik oldukları yer 30 aile kadarı Yunanistan’ın Drama şehrindeki tren istasyonunun arkasındaki mahalledir. Yesilburç Köyü’nde yaşayan Hıristiyanlardan kalan günümüze kadar ulaşan tarihi yapılar aşağıdadır:
-1807 yılında inşa edilen ve restorasyonu tamamlanan Aglos Stefanos Kilisesi
– 1865 yılında inşa edilen ve yarı yıkık vaziyette olan tarihi hamam. Hamam 2006 yalında Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescil edilerek koruma altına alındı
-Kilisenin yan tarafında bulunan ve 3 kattan oluşan yontma bazalt taşlardan yapılma 9 sınıflı ve 180 öğrencinin Türkçe, Fransızca ve Yunanca dillerinde eğitim aldığı bir okul binası vardı. Bugün bu binanın 2. ve 3. katları maalesef yıkılmış olup, sadece 1. katın temel duvarları durmaktadır
-19. asırda oyma taşlardan inşa edilmiş 150 yıl ve daha eski taş evler ve çeşmeler Köyün 300 hanelik taş evlerinin önemli bir bölümü mübadeleden itibaren zaman içerisinde bakımsızlıktan ve diğer bazı nedenlerden dolay maalesef yıkılmış durumdadır. Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 20.02.2019 tarihinde aldığı 3547 sayılı kararla Yesilburç Köyü kentsel Sit Alanı ilan edildi ve köyde bulunan mesken olarak kullanılan 26 adet taş yapı ile bazı çeşmeler tescil edilerek koruma altına alındı.
Ortodoks Hristiyanların mübadele ile Yunanistan’a göç etmelerinden sonra Yeşilburç Köyü’ndeki boşalan evlere T.C Dâhiliye Vekaletinin 10.01.1926 tarihli onaylı ile Yunanistan’ın Bati Makedonya Bölgesinde bulunan Grevena şehrine bağlı eski adı Krifçi, yeni adı Kivotos Köyü’nden mübadele ile Türkiye’ye gelen 71 Müslüman Türk mübadil aile yerleştirildi. Bugün Yesilburç köyünde Yunanistan’dan gelen mübadillerin çocuk ve torunlar yaşamaktadır.”