Üküplü şair ve yazar Yahya Kemal Beyatlı öğrenimine devam etmek üzere İstanbul’a gelir.
Vefa Lisesi’ne kaydolmuş ve 1902 kışını İstanbul’daki akrabalarının yanında geçirmiştir. Gençlik çağında Latin ve Yunan şiirini tanıma fırsatı bulmuş, şiirin asıl madenine eliyle dokunduğu duygusuna kapılmıştır.
Okuduğu Fransız romanlarının etkisi altında kalan ve Jön Türkler’e ilgi duyan Yahya Kemal, 1903 yılında İstanbul’dan Paris’e gitmiştir. Çok sonraları bu gidişi “Alafranga neslin birçok çocuğu gibi Paris sevdasına tutulmuştum. Memleketi zindan, Avrupa’yı nurlu bir âlem gibi görüyordum… Fransızcadan tercüme edilmiş romanlarda gördüğüm âleme atılmak istiyordum” cümleleri ile açıklamıştır. Hiç dil bilmeden gittiği bu kentte hızlı bir şekilde Fransızca öğrenerek 1904 yılında Sorbonne Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi Bölümü’ne kaydolmuş ve tarih dersleri veren öğretmeni Albert Sorel’den etkilenerek düşünsel dünyasında değişim yaşamıştır.
Yahya Kemal Beyatlı, Paris’e siyasetin etkisinde kalarak gitmiş olmasına rağmen siyasetten daha çok sanatla ilgilenmiştir. Fransız şiiriyle kurduğu yakınlık; Türk şiirine faklı bir açıyla bakmasını sağlamış, Türk şiiri ve Türkçe söz sanatlarını incelemesine vesile olmuştur. Ünlü sözlerinde “Mısra haysiyetimdir” ‘de şiirde dizenin bir iç uyumla, musiki cümlesi halinde kusursuzlaştırılması gerektiğine inandığını anlatmaya çalışmıştır.
Osmanlı hayranı olan şair, bu hayranlığını şiirlerine de yansıtmıştır. Şiirlerinde daha çok İstanbul, doğa, aşk, sonsuzluk ve ölüm konularını ele almıştır olsa da arka planında daima bir tarih barındırmıştır. O güne kadar Osmanlı’yı Yahya Kemal gibi bir şiirsel algıyla kimse yazmamış, O şiirlerinde Osmanlı’yı daraltarak İstanbul, İstanbul’u daraltarak Boğaz, Üsküdar, Pera yapmıştır. Vatan ile anneyi şiirde eşleştirmiş, herkesin kullandığı kelimelerle yazmayı yeğlemişse de sıradan kelimelere kazandırdığı yeni duyguyla çok geçmeden bir şiir evliyası olarak benimsenmiştir. Divan şiiri ve Fransız klasikleri arasında kurduğu güçlü bağ farklılığının sebeplerinden biridir denilebilir.
O dönemde yeni ve efendisiz sosyalist dünyanın perişan durumda ama yepyeni çığlıklar içindeki doğumhanesi gibi olan Paris Yahya Kemal’e 9 yıl ev sahipliği yapmıştır.
Not 1: okuduğunuz yazım 6 Eylül 2019 tarihinde yazarportal.com’daki köşemde yayımlanan yazımın bir bölümüdür.
Not 2: Yahya Kemal Beyatlı’nın Paris’te yaşadığı dönem sıklıkla gittiği restoran ve adına tahsis edilen masa görsellerde yer almaktadır.