Bize kendinizden söz eder misiniz? Metin Aşoğlu kimdir?
1948 yılında Sakarya Hendek ilçesinin Soğuksu Köyünde doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Adapazarı Merkez Ortaokulunda okudum. Sınavla girdiğim Bolu Erkek Öğretmen Okulundan 1969 yılında mezun oldum ve Düzce Cumayeri kasabasında 2 yıl ilkokul öğretmenliği yaptım. 1971 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü sınavını kazanarak Resim Bölümüne girdim. Resim-Grafik İş Bilgisi ve Sanat Tarihi eğitimi alarak 1974 yılında mezun oldum. 24 yıl Resim-İş Bilgisi ve Sanat Tarihi öğretmeni olarak görev yaptım.1997 yılında emekli oldum.
İlkokul çağlarım; hep özlediğim, yapmak istediklerimi özgürce yaptığım, gün boyu çimenlerde çıplak ayaklarımla özgürce koştuğum, kendi oyuncaklarımı yaptığım, el becerilerimi geliştirdiğim, meyveleri, sebzeleri, ağaçları velhasıl tanıdığım o yıllar… İleride mesleğim de bana ışık tutacak olan tabiatı tanımak, yaşamak ne güzeldi.
Öğretmen Okulunu yatılı okudum. Disiplinli ve imkânları çok iyi bir okulda okudum. Gece gündüz bir arada olduğum arkadaşlarımla hasbihal ettim. Kitaplarda yazmasa da birçok şeyi yaşayarak öğrendim. Arkadaşlık, dostluk benim için çok önemli. Yatılı okumak kişiliğimi bulmamda son derece yardımcı oldu. Ayrıca okuldaki sosyal faaliyetlerin tümüne katılarak ve yöneterek özgüvenimi kazandım. Okulda herkes tarafından tanınan hatta okul dışında da epey tanınır olmuştum.
Eğitim Enstitüsünde de yatılı okudum. Üç yıl okulun tüm imkânlarından faydalanarak vaktimi atölyelerde geçirdim. Her atölyenin imkanlarını sonuna kadar değerlendirdim. Çok değişik işler ve işlerin tekniklerini bu atölyelerde öğrendim ve yaptım.
Eğitim hayatınızdan böylesine sevgi dolu bahsetmeniz oldukça kayda değer. Bize biraz da masanın diğer yanından yani öğretmenliğinizden söz eder misiniz? Nasıl geçti Resim-İş öğretmenliği yıllarınız?
Eğitim Enstitüsünden mezun olduğum yıl(1974) Sivas Pamukpınar Öğretmen Okuluna tayin edildim ve orada üç aya kadar Resim-İş Bilgisi ve Sanat Tarihi Öğretmenliği yaptım. İmkânları çok iyi olan bu okulda mevcut olmayan resim, fotoğraf ve iş bilgisi atölyelerini kurdum. Ancak o yıllarda okullarda sağ-sol çatışması olduğundan böyle bir ortamda bulunmak istemedim ve askerlik kararı aldım ve askerlik görevimi yaptım.
Askerlik dönüşü Samsun Kavak Yaşar Doğu ilçesinde 3 ay, Sakarya Arifiye ilçesinde 3 yıl ortaokul müdürlüğü yaptım. Ardından 3 Mart 1979 yılında göreve atandığım Adapazarı Merkez Ortaokulunda resim-iş bilgisi öğretmenliği yaptım ve 1997 yılında emekli oldum. Son çalıştığım okulda resim-iş bilgisi derslerinde çok iyi çalışmalar yaptık. ‘Yaptık’ diyorum çünkü diğer resim öğretmenleri arkadaşlarımla uyum içerisinde çalıştık. Öğrencilerimiz her yıl ulusal ve uluslararası onlarca ödül aldılar. Emekli olduğum 1996-1997 öğretim yılında resim yarışmalarından 12 ödül aldık. O yıl Japonya’da düzenlenen uluslararası yarışma için Japonya’ya 262.000 eser gitti ve okulumuza 2 ödül geldi, 14 resim sergilenmeye değer görüldü.
Sevgiyle andığınız bir öğrencilik, başarılarla dolu bir öğretmenlik geçmişiniz olmuş. Sizi tebrike ederiz. Hem öğretmenlik yaptınız hem de öğrencilik yaptığınız zamanlara gidelim diyoruz şimdi de; değerli isimler öğretmeniniz oldu. Ne konuda ve kimlerden ders aldınız?
Resim ve Sanat eğitimim Öğretmen Okulu ile başladı. Hafta sonları okulda ve Bolu Güzel Sanat Galerisinde resim çalışmalarına katıldım. Okulumuz resim öğretmenlerini; İsmail Avcı, Tevfik Karakaya, Ramis Aydın. Güzel Sanatlar Galerisinde; Ressam Osman Oral ve Mehmet Yücetürk eşliğinde çalıştım. Eğitim Enstitüsünde; kendi branşlarında ayrı bir değer olan hocalarım oldu. Resim; Selahattin Taran, Grafik; Zeki Kuşoğlu, Sanat Tarihi; Zeki Çakaloz, Rüstem Duyuran Fotoğraf; Ramiz Aydın, Baskı Teknikleri Grafik; Süleyman Saim Tekcan ve İsmail Avcı, Metal İş; Şevket Arman, Modelaj(Heykel); İsmail Öcal, Ağaç İşleri; Tevfik Karakaya, Mukavva Atölyesi; İrfan Yılmaz ve Temel Sanat Eğitimi; Selahattin Taran’dan ders aldım. Hepsini saygıyla anıyorum.
Sizce sanat nedir, sanatçı kime denir? Sanat insanda neye tekabül ediyor?
Bence sanat; özelliğiyle, güzelliğiyle, şekliyle, anlatımıyla özgün bir özelliğe sahip olandır. O tektir ve özeldir. Bu özelliklerde eser üreten de sanatçıdır. Sanatçı; öncüdür, liderdir, duygu ve düşünceleriyle, eserleriyle kendidir. Başkalarına benzemez.
Değişik tekniklerde eserler verdiniz? Hangi tekniklerdi bunlar ve şu anda yoğunlaştığınız teknikle malzemesi konusunda bilgi alabilir miyiz?
Araştırmayı çok severim. İlkokula başladığımda defterimin kenarlarını değişik motiflerle süslerdim. Öğrencilerime de resim yaparken değişik teknikler kullanmasını önerirdim. Kendi çalışmalarımda da daima araştırır yeni teknikler bulmaya çalışırım. Tüm resim yapma tekniklerini denemişimdir. Yıllarca arayış içinde oldum. Serigrafi mürekkeplerinden cam baskı tekniği ile değişik teknik ve görünümde eserler üretip sergiler açtım. Çok da takdir gören eserler oldu. 2017 de sanayi atıklarından yapmaya başladığım çalışmalar sanattan anlayan ve anlamayan herkesin beğenisini alınca bu tarzda eserler üretmeye devam ettim ve ediyorum.
Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak Metalik Eserler adlı serginizi Sakarya Ofis Sanat Merkezinde 29 Ekim 2024 ‘de ziyaret ettiğimizde geri ve ileri dönüşüm materyalleri kullandığınızı görmüştük. Bize serginiz hakkında bilgi verebilir misiniz?
29 Ekim 2024 tarihinde ‘Artı-k Sanat’ adlı sergilerimden altıncısını gezdiniz. Sanayi artıklarından yaptığım bu eserler MDF üzerine çalışılmış tablolardır. Metal parçaları tablo üzerine yapıştırarak çalışıyorum. Yaptığım tasarımların, kompozisyonların tamamen özgün olması önceliğimdir. Tabloların birbirine benzemesi veya başka bir esere benzemesi, başka bir sanatçının kompozisyonunu çağrıştırmamasına dikkat ederim. Yaptığım eserin her şeyi ile bana ait olması lazım. Eserlerimle, tarzımla tek kalmak isterim.
Eserlerinizdeki geometrik, asimetrik formlarla büyüyüp küçülen desenlere uzun süre bakıldığında bir ezoterik simgeye dönüşüyor bakanın gözünde. Bu desenleri nasıl oluşturuyorsunuz?
İşin en zor yanı boş tabloyu önüne koyup üzerinde nasıl bir kompozisyon oluşturacağını, nasıl bir tasarım ortaya çıkacağına karar vermek. Bu kararı vermek bazen günlerimi, bazen haftalarımı alıyor. Elimdeki malzemelerle tablo üzerinde günlerce denemeler yapıyorum. Malzemelerin bir araya getirince düşündüğümün ötesinde görünümler ortaya çıkıyor. Parçaların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bütünlük beni alıp bambaşka yerlere götürüyor ve kullandığım parçalar spontane olarak yan yana gelip kompozisyonu beliriyor.
Eserlerinizde kullanmak için endüstriyel atıkları nasıl temin ediyorsunuz?
Fabrikalarda bu tür artıklar o kadar çok ki, tümü hurdaya gidiyor. Hurdacılardan almak çok zor. Çünkü büyük-küçük hurdalar bir arada oluyorlar, karmakarışıklar. Onları aldıktan sonra ayrıştırmak çok çok zor. Direkt fabrikalardan almak da zordu önceleri. Çünkü önemsemiyorlardı beni. Fakat sonradan malzemeleri temin ettiğim fabrikalar eserlerimi gördüklerinde taleplerim önem kazandı ve üretim artıklarından her zaman alabileceğimi bildirdiler. Bu izni ustalarına tembih ettiler. Böylece artıkları bulma hususunda sıkıntım kalmadı.
Çok sayıda serginizin olduğunu ve çok sayıda ödül aldığınızı biliyoruz ve sizi tebrik ediyoruz. Bu noktada şunu sormak istiyoruz; hangi lokasyonda sergi yapma ve hangi ödülü alma hayaliniz var? Yani rüyalarınızı süsleyen sergi alanı ve ödülü öğrenmek isteriz?
Girdiğim her yarışmadan ödül aldım. Ancak ben sanatı ödül için değil sevdiğim için yapıyorum. Yarışmaya girme gibi bir hevesim yok.
Eserlerimin herkes tarafından görülebileceği bir ortamda sergilenmesini isterim sadece.
Bize serginizi gezdirirken üretiminizi atölyenizde yaptığınızdan söz etmiştiniz. Okurlarımıza da eserlerinizin hayat bulduğu atölyenizden bilgiler vermek isteriz. Buna ek olarak; bir eserinizin meydana geliş sürecini ve üretim süresini öğrenebilir miyiz?
50 metrekare civarında mütevazı bir atölyem var. Duvarlarına ancak 8-10 eser asabiliyorum. Çalışma masamın üzerinde eserlerimi üretiyorum. Artıkları kesme gibi bir işlem yapmadığım için bana bir masa yetiyor.
Zor beğenen biri misiniz? Eserlerinizi hazırlarken ‘tamam oldu, bitti işte’ dediğinizde başlangıç ve bitiş süresi arasında ne kadar zaman geçmiş oluyor?
Eserde kullandığım parçaların büyüklüğüne ve tasarımın özelliğine göre bitiş süresi 3-4 ay olabiliyor.
Çalışma tutumunuzu ve ilham kaynağınızı merak ettik sizi dinlerken.
Zor beğenirim. Titiz çalışırım biraz mükemmeliyetçiyim. Her yaptığım eserin bir öncekinden daha güzel olmasını isterim. Kendimle yarışırım.
Her eserde (şiirde, edebiyatta, müzikte) ilham mutlaka vardır. Benim bu tekniğim de ilham ile başlıyorum. Artık malzemelerin beni yönlendirdiği tarafa doğru gidiyorum. Sonuçta benim ilhamım değil malzemelerin ilhamı galip geliyor.
Sanatınızı aktardığınız biri ya da birileri bulunuyor mu?
Şimdilik yok Heveslisini bulursam neden olmasın. Yeter ki öğrenmek isteyen olsun. Bol bol eser üretmek, üretilmesine vesile olmak ve bunu dünya sanat camiasına duyurmak isterim.
Sizin müzikle de uğraştığınızı biliyoruz. Yollarınız müzikle nasıl kesişti?
Müzik ile öğretmen okulu yıllarımda epey uğraştım. Hatta öğretmen okulundan arkadaşlarım beni müzikçi bilirler. Okulumuzda bulunan tüm enstrümanları çalardım. Bandoda; korno, mehter takımında; trompet, bağlama ekibinde; divansazı, Türk Halk Müziği eşliğinde saz, Orkestrada; Keman, folklor ekibinde; akordeon çalardım. Sakarya Kafkas ekibinin akordeoncusuydum. Görev yaptığım okullarda epey müzik öğretmenliği de yaptım. 1979 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını korno ile kazandım ama gitmedim. Resim sevdam müziği yendi.
Resim ve müzikten bahsedince akla spor geliyor. Böylesine çok yönlü bir kişilik olarak geçmişinize belki bu konuda da bir geçmiş vardır diye düşünerek sormak isteriz; sporla ilginiz oldu mu?
Evet, oldu tabii. Sporda atletizm ile uğraştım. 800m ve 1500 m dereceler elde ettim. Futbol hakemliği lisansı aldım. Ancak hakemlik yapmadım. Voleybol hakemlik lisansı aldım ve milli hakem oldum.
Eğitim enstitüsünde hafta sonları hakemlik yapar, haftalık harçlığımı çıkarırdım. Şu an çok iyi bir spor seyircisiyim. İyi olmayan oynanmayan müsabakaları seyretmem. Zekâsını kullanan sporcuları severim.
Son sorumuz serginizin girişinde bulunan ve bizim de bir sayfasına düşüncelerimizi yazdığımız sergi ziyaretçi defteri hakkında olacak. Bu güne kadar bu defterlerden çok sayıda edindiğinizi düşünüyor ve sormak istiyoruz; o defterler içindeki ziyaretçi notlarında sizi etkileyen hangisiydi?
Sergimi gezenler eserlerimden övgü ile bahsetmişler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ancak benim de hocam olan Prof. Süleyman Saim Tekcan’ın bir cümlesi bana çok manidar geldi; ‘Metin Aşoğlu kendisidir, tektir.’ yazmıştı.
Metin Aşoğlu’nun cam baskı eserlerinden birkaç örnek.
Not: Metin Aşoğlu’na röportaj teklifimize olumlu yanıt verdiği ve çok yönlü biri olarak kendisini tanımamıza izin verdiği için Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak teşekkür ederiz.
İçeriğe ait videoyu izlemek için tıklatınız: