Pera Palace, Avrupa ’dan doğuya seyahat etmek isteyen lüks tutkunu seyahat severler ve onların beklentilerini karşılamak için inşa edilmiştir bir oteldir.
Orient Express- Doğu Ekspresi’nin 1888 yılında Paris-İstanbul seferine başlamasıyla İstanbul’da konaklamak için yüksek standartta otel ihtiyacını gidermek amacıyla 1892’de inşaatına başlanan otel üç yıl sonra ilk misafirlerini ağırlamaya başlar. Mimarı İstanbullu bir Levanten olan Alexander Vallaury ’dir. Markiz Pastanesi, Arkeoloji Müzesi, İstanbul Erkek Lisesi, Osmanlı Bankası İstanbul’daki Vallaury imzalı yapılardan birkaçıdır.
Yapı, teknolojik ve mekanik unsurlar bakımından zamanına göre oldukça üstün tekniklerle inşa edilmiştir. Dönemine göre hem inşaat teknolojileri hem de otelcilik hizmetleri açısından ayrıcalıklı bir yere sahiptir. İstanbul’da Osmanlı saraylarının ardından elektriğin verildiği ilk bina, ilk elektrikli asansörün ve ilk akar sıcak suyun bulunduğu bina olması gibi birçok yeniliğin adresi olmuştur.
Dikdörtgen plana sahip yapının zemin katında lobi, resepsiyon, kafe, bar, balo salonu ve restoranlar gibi ortak kullanılan alanlar bulunmaktadır. Toplamda dokuz kattan oluşan otelin iki bodrum katı servis alanları ve teknik odalara ayrılmıştır. Otelin güncel ihtiyaçlarını gidermek için 1972 yılında bodrum katların önüne betonarme veranda eklenmiş ve bu yeni alan otopark ile su deposuna tahsis edilmiştir. 1987 yılında ise kapasite artırımı amacıyla çatı katına oda eklemek amacıyla orijinal çatısı yükseltilmiştir.
Otelin girişinde bulunan Kubbeli Salon, tarihin içinden gelen ihtişamıyla kıymetli konuklarını ağırlamayı sürdürmektedir. Giriş katındaki bu salon yapının tüm plan şeması içinde binanın kalbi konumundadır. Yüksek tavanı, geçmişin ayak izlerini saklayan parke zeminiyle ihtişamını gözler önüne seren muhteşem güzellikteki mavi rengiyle Kubbeli Salon günümüzde bazı aktivitelere sahne olmakta. Benim tercihim canlı piyano eşliğinde çay saati 🙂