Bu yıl 662.si düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali 03-09 Temmuz 2023’de Edirne Sarayiçi’nde gerçekleşti. Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak güreşleri izlemek üzere Kırkpınar’daydık.
Er meydanı cazgırlarının ortak ruha enerji veren anonsları ve seyircilerin coşkun tezahüratları eşliğindeki final müsabakasını Kocaeli bölgesi başhakemlerinden Olgay İnce yönetti. Dünyanın en eski organizasyonlarından biri olan Kırkpınar’da bu yıl başpehlivanlığı İsmail Balaban’ı yenen Yusuf Can Zeybek kazandı.
2023 Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali’nin ağası Seyfettin Selim gelecek yıl için de konumunu muhafaza etti. 2024 Kırkpınar Yağlı Güreşleri ağalığı ihalesini de kazanarak 15. kez ağa olma hakkını elde eden Seyfettin Selim, 2024 için ödemeyi vadettiği 22 milyon 222 bin TL ihale bedeliyle 4. altın kemerin sahibi oldu.
22 trafik plakalı Edirne’de, ulaşılan ihale bedeli özel anlam içerirken Sakaryalı Seyfettin Selim’in ihalede ilk artış tutarını Sakarya’nın telefon kodu olan “264” rakamıyla TL küsurat önererek ihale sürecini ilerletmesi, ihaleyi dikkatle dinleyen Sakarya doğumlu Bir Balkan Esintisi-Necla Dursun için ekstra anlam içerdi.
Görüntülerini kayıt altına aldığımız festivalin tarihi hakkında geçmişten günümüze anlatılagelen çeşitli efsaneler bulunuyor. İçeriğimizi Halil Delice’nin “Kırkpınar Türklerde Spor Anlayışı ve Kırkpınar Ruhu” konulu akademik çalışmasındaki efsanelerden birini sizlerle paylaşarak sonlandıralım:
“Efsaneye göre; Edirne fethedildikten sonra Murat Han, Edirne’yi fethetmeyi çok isteyen Süleyman Paşa ile Kırkpınar’da şehit olan iki yiğidi hatırlar. Sevinç ve hüzün bir arada yaşanmaktadır. Silah arkadaşlarıyla birlikte bir Hıdrellez günü fethi müjdelemek için Kırkpınar’a giderler, Kırkpınar şehitleri ziyaret edilip, Fatihalar okunur.
Daha sonra Murat Han davulların vurulmasını, yiğitlerin güreşe durmasını ferman buyurur, kendisi de soyunarak “Burada han, hakan yoktur, burası er meydanıdır. Herkes hünerini göstermelidir. Eğer padişahım diye bana karşı gerektiği gibi güreşmezseniz dünyada ve ahirette sizden davacı olurum” der. Güreşler başlar. Birçok güreş yapıldıktan sonra iki yiğit sona kalır. Bu yiğitlerden birisi Murat Han, diğeri ise yüzü peçeli bir alptır. Bu peçeli alpin peçesi, o gün daha önce yapılan güreşlerden hiçbirinde indirilememişti.
Murat Han peçeli yiğide peçesini indirmesi gerektiğini; zira peçeli biriyle güreşemeyeceğini söyler. Peçeli yiğit “ Padişahım peçemi meydanda indir “ der. Murat Han’ın padişahlık damarı kabarır ve bir anda yıldırım gibi uzanarak yiğidin peçesini indirir. Ortaya dünyalar güzeli ve ay gibi parlayan bir yüz çıkar. Sarı saçlı, çakır gözlü bir yiğit gülümsemektedir. Murat Han’ın padişahlık yükünün üzerine bir de yiğidin peçesini indirmenin utancı biner. Murat Han “Yiğidim affeyle, bize adını bağışlar mısın.” der. Bunun üzerine yiğit tebessüm eder ve “ Adımız Mehmet Buhari’dir; ancak, Sarı Saltuk diye biliniriz. Niyetimiz Osmanoğlu’yla birlikte nice sefere çıkmaktı, kısmet bu kadarmış sırrımız açığa çıktı, peçemizi indirmenin mükâfatını Kosova’da görürsün der” ve kaybolur. Bu hadise üzerine herkes donup kalmıştır.
Genç padişah hiç konuşmadan meydanı terk eder. Ta ki Kosova’ya kadar o yiğidi ve sözlerini unutmaz. Sırp hançeriyle şehit olurken Sarı Saltuk’un sözlerinde ki esrarı anlar ve gülümseyerek kendisini çağıran Sarı Saltuk’a doğru yükselir. Bundan dolayı denilir ki rakibi çekildiği için Kırkpınar’ın ilk başpehlivanı Murat Han Gazi olmuştur.”
Kaynak: Halil DELİCE – Kırkpınar Türklerde Spor Anlayışı ve Kırkpınar Ruhu,
Babıâli Kültür Yayıncılığı – 2011 – Syf:20-21