Tikveş (Tikveš) Kuzey Makedonya ‘da bir ovadır. Makedonya ’nın güneyinde Vardar Nehri ‘nin her iki yakasında yer alan ovanın sıradağları Yunanistan topraklarıyla doğal bir sınır teşkil etmektedir. Ova çoğunlukla tarım arazileriyle kaplıdır. Aynı zamanda, Ortaçağ ’ın sonlarında ve Osmanlı hakimiyetinin ilk dönemlerinde bölgenin idari merkezi olan kalenin de adıdır. İsminin, Slavca ’da “bal kabağı” veya “bal kabağı gibi olan” anlamındaki Tikva ’dan yahut İlliryalılara ait benzeri bir kelimeden geldiği ileri sürülmektedir. Bölgenin merkezi Selânik ’in 129 km. kuzeybatısındaki Kavadarcı kasabasıdır. Bölgedeki Türk nüfusunun Türkiye ‘ye göçünün ardından azalmış olsa da günümüzde yine de önemli bir Türk nüfusu bölgede bulunmaktadır.
Süt ürünleri ve üzüm bağlarıyla meşhur olan Tikveş (Tikveš) ‘in adı, Türkiye ‘de süt ürünleriyle geniş kitlelere ulaşmış ve “Tikveşli” adıyla ürkiye ‘nin ilk markalı yoğurdu olmuştur. “Tikveşli” markası ürünleri Tikveş bölgesinden Türkiye ‘ye göç etmek zorunda kalan Recep Vardarlı tarafından 1943 yılında İstanbul ’da üretilmeye başlamıştır. 1998 yılında Vardarlı Ailesi ‘nin kontrolünde olan Tikveşli markası Danone–Sabancı ortaklığı olan DanoneSA’ya satılmıştır. Anlaşmaya göre, Tikveşli ‘nin Lüleburgaz ‘daki günlük süt, pastörize süt, yoğurt, ayran ve meyve suyu üretim tesisleri DanoneSA ‘ya geçerek adı DanoneSA Süt ve Sütlü Mamüller Gıda Sanayi ‘ne çevrilirek, “DanoneSA Tikveşli’’ markasıyla süt ve süt ürünleri pazardaki yerini aldı.
Makedonya ’nın genelinde olduğu gibi bu bölge de yeşil bir doğaya sahiptir. Veles şehrinin güneyinde yer alan bölgede bulunan Mladost Gölü ve çevresi doğal güzelliğe büyük katkı sağlamaktadır. Vardar Nehri ‘nin bereketinin hissedildiği bölgenin tamamında üzüm bağlarıyla karşılaşılır. Ülke şarap üretiminde söz sahibi olan bölge için; en eski içeceklerden biri olan şarabın tarihine bir göz atalım.
Eski bir Pers efsanesine göre; kralın kızı, babasının sevgisini kaybettiğine inandığı için intihar etmek ister ve zehirli olduğuna inandığı bir şişenin içindeki bozulmuş üzümleri içer. Prenses ölmez fakat kendisini bir sarhoşluk ve uyku hali içinde bulur. Gerginliği geçmiş, üzüntüsü azalmış olan prensesin babası ile arası düzelir. Kızının keşfinden sonra kral bozulmuş üzümlerin üretilmesini teşvik eder.
Efsanenin doğruluğu tartışmalı olsa da ilk şarabın MÖ 6000 yılı civarında, bugünkü İran ‘ı ve Gürcistan ‘ı oluşturan bölgelerde üretildiğine yönelik bulgular mevcuttur. Ek olarak; MÖ 3000 yılında Mısırlılar ‘ın Nil Deltası ‘nda şarap yapımına başladıkları bilinmektedir.
Eski Yunan ‘da ise doktorların tedavi olarak tavsiye ettikleri bilinmektedir. Roma İmparatorluğu ‘nda önemli bir yere sahip olan şarabın üretim teknikleri ve saklama koşulları gelişmiştir ve onu taşımak için fıçılar üretilmeye başlanmıştır.
Milattan sonra 1. yüzyılda ise, İtalya ‘dan Fransa, İspanya ve Almanya ‘ya şarap ihracı başlamış ve daha sonra bu ülkeler kendi üzümlerini üretmeye başlamışlardır. Özellikle Fransa birkaç yüzyılda dünya şarap üretiminde egemen hale gelmiştir.
Avrupa ‘da ise Ortaçağ ‘da tüketimi artan şarabın yolculuğu Amerika ‘ya doğru sürmüş ve 1769 senesinde Kaliforniya ‘da Amerika ‘nın ilk üzüm bağı ortaya çıkmıştır.
Şarap Antik Makedonya ’da da içildiği ve Makedon kraliyet hanedanı üyelerinin yoğun şekilde tükettiğini ve Tikveş bölgesindeki kalıntılardan İmparatorluk döneminde de önemli şarap bölgelerinden biri olduğu tespit edilmiştir. Bugün Makedonya bağları meşhur aromasını, Akdeniz ve karasal iklimin kombinine borçludur.