Bu doğrultuda daha bir çok şey söylediği gibi Bir Balkan Esintisi Ailesi olarak bizim 31. sayfasındaki şu pasaj dikkatimizi çekti: “Çevremde, eski Avrupa kentlerinin birçoğundan ve Meksika ‘dan insanlar olduğundan şanslı bir çocukluk yaşadım. Ailemin, komşularımın ve dostlarımın birçok üyesi yakın zamanlarda bir yandan Macaristan, Almanya, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, Polonya, Çekoslovakya, Sırbistan, Hırvatistan, Rusya, Litvanya ve Bohemya ‘dan, diğer yandan Jalisco, Michoacan, Juares ve Mexico/Teksas/Arizona sınırlarındaki Aldeas Fronterizas köylerinden gelmişlerdi… Çoğu akademik anlamda eğitim görmemiş olsa da, had safhada bilgeydiler. Değerli ve neredeyse saf bir sözlü geleneğin taşıyıcısıydılar.”
Coğrafya sadece iskânı belirlemekle kalmayarak sahip olduğu iklimsel şartlar nedeniyle insan fizyolojisi ve psikolojisi üzerinde tesirli olmaktadır. Coğrafya, etkileşimde olduğu her varlığın hayatında belirleyici, şekillendirici ve yönlendirici bir unsurdur. Doğal coğrafya, nüfusun sahip olduğu niteliklerle etkileşim içinde olduğundan genetik ve kültürel mirasla gelen özellikleridir orta ve doğu Avrupa insanının bilgeliği. Kitaptan yapılan yukarıdaki alıntıda yer alan anlatıda aslında orta ve doğu Avrupa ülkelerinde hayat öğretir tüm bunları. Çünkü; yeryüzünün bu küçücük parçasında koskocaman hayatta kalma mücadelesi veren atalarının mirasıdır. Psikanaliz, leitmotivlerin çözümlenmesi, arketipsel simgecilik, dünya mitolojisi, ikonoloji, etnoloji, dünya dinleri ve tefsir üzerine eğitim alan yazarın bu dikkati Balkan halkı için önemli bir tespittir.