Temmuz ayının ilk haftasında ne yapalım nereye gidelim derken, Kurban Bayramda annemin gitmeyi çok istediğini söylediği Eskişehir’e gitmeye karar verdik. Bu sebeple gezimiz kutsal ve kültürel mekanları gördüğümüz dini ve kültürel bir seyahat oldu. Rotamızı şöyle oluşturduk;
- Söğüt Ertuğrul Gazi Türbesi
- Eskişehir Sazova Parkı
- Eskişehir ve Kurşunlu Camii
- Eskişehir Seyit Battal Gazi Türbesi
- Bilecik Şeyh Edebali Türbesi
İçerik haritasında görüldüğü üzere yol yaklaşık 650 km. Verdiğimiz kısa süreli molalarla toplam 9 saatlik bir araba yolculuğu yaptık. O nedenle bir gün konaklayarak ertesi güne yayılmış program yapmak daha rahat gezmeye sebep olur ve daha az yorulursunuz diye düşünüyorum. Ama macera seviyorum derseniz yahut araba kullanmak seviyorum derseniz o zaman problem yok. Biz saat 06.00 ‘da yola çıktık gece 01.00 civarında eve döndük. Yani yaklaşık olarak 18 saatlik bir yolculuk oldu.
Öncelikle evden çıkarken bir hafif şeyler atıştırıp kahvaltı için Eskişehir’e ulaştık. Şehrin ünlü lezzeti çibörekle kahvaltımızı yaptık. Eskişehir’i bilenlerin söylediğine göre en iyisini yapanın Kırım Tatar Çibörek’i olması ve her gidişimizde lezzet anlamında doğru adreste olduğumuzu hissettiğimizden yine burayı tercih ettik. Gerçekten mükemmel bir lezzet. Hurma çekirdeği yağı ile pişirilen çiböreği yerken içinden akan suyu dökmeden tüketmeniz aldığınız lezzeti arttırıyor. Söz yemekten açılmışken Balaban Kebabını denemelisiniz. Bir nevi İskender Kebaba benzeyen yerel tatta döner yerine köfte var.
ERTUĞRUL GAZİ TÜRBESİ – SÖĞÜT
Söğüt merkezinde bulunan türbenin ilk olarak Çelebi Mehmet tarafından yaptırıldığına dair bazı bilgiler bulunuyor. 1737 yılında III. Mustafa, sonrasında II. Abdülhamid zamanında onarım görmüş. Bu onarımlar sırasında türbe giriş kısmına iki adet çeşme yaptırılmış. Çeşmenin kitabesinde türbenin Abdülhamit döneminde onarıldığı yazıyor. 1905 yılında türbenin etrafındaki evler, türbeye daha iyi bir biçim kazanması için yeniden inşa çalışmalar yapılmış, Sonucunda türbe çevresinde geniş bir alan oluşturularak, her yıl Karakeçililerin, Orta Asyalı göçebe kıyafetleriyle Söğüt’e gelmesi, beyitler okuyarak at üstünde geçit töreni yapması ve kutlamalar yapılması sağlanmış.
Türbenin bahçesinde Ertuğrul Gazi’nin eşi Halime Hatun ile oğlu Savcı Bey’in mezarları bulunur. Osman Gazi’nin makam mezarı da bahçe içinde.
Altıgen planlı türbe Kurtuluş Savaşında tahrip edilmiş. Duvar ve pencerelerindeki kurşun izleri kolaylıkla görülüyor.
SAZOVA BİLİM KÜLTÜR VE SANAT PARKI – ESKİŞEHİR
400.000 metre karelik araziye kurulu olan bu park, Eskişehir’in en büyük parkı olma özelliğine sahip. Masal Şatosu, Kalyon Gemisi, Bilim Deney Merkezi, Sabancı Uzayevi, Hayvanat Bahçesi ve Eti Su Altı Dünyası görülmeye değer merkezler. Ayrıca 1.200 kişi kapasiteli tiyatrosuyla parkın etrafını dolaşan nostaljik bir tren turu vaad eden demiryolu bulunuyor.
KURŞUNLU CAMİİ VE KÜLLİYESİ – ESKİŞEHİR
Şehrin Odunpazarı semtinde yer alan cami tarihî Odunpazarı evleriyle bütünlük sağlayarak ziyaretçilerine tarih içinde geziniyormuş hissini yaşatıyor. Kurşunlu Camii ve Külliyesi, Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yaptırılmıştır. Mimarı kesin olarak bilinememekle birlikte Mimar Sinan’dan önce mimarbaşı olan Acem Ali olduğu rivayet edilmekte. Acem Ali klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk mimarbaşı. (1519-1537)
Külliye; cami, şadırvan, küçük tekke, harem, iki kervansaray, talimhane, imaret, Mevlevi şeyhlerine ait türbeden oluşuyor. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğundan bu adı almış. Kubbesi kare planlı, beş bölümü ve son cemaat yeri bulunuyor. Halen külliye içinde yer alan kervansarayda Sıcak Cam Atölyesi ve Cam Sanatları Merkezi var. Ayrıca Lületaşı Müzesi ve el sanatları çarşısı da.
ODUNPAZARI EVLERİ – ESKİŞEHİR
Eskişehir’in Odunpazarı semti Geleneksel Anadolu Türk Mimarisi örneklerinin görülebileceği yerlerden biri. Taş döşeli kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları, cumbalı ahşap süslemeli bitişik düzendeki evleriyle Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de yer almış. Seyahatname’de adı geçen sokakların bazıları aynı isimle bu gün varlığını sürdürmekte. Buraya geldiğinizde geleneksel el sanatlarının örneklerini görebileceğiniz gibi hediyelik eşya konusunda hiç sıkıntı yaşamayacaksınız. Tarihi Atlıhan, Eskişehir Sanatları Çarşısı bu anlamda görülecek adreslerden ikisi.
Ayrıca geldiğiniz zaman çarsı içinde bulunan dükkanlardan Eskişehir’e özel lezzetlerden met helvası alabilirisiniz. Un, toz şeker, sıvı yağ ve limon bir araya getirilerek yapılıyor. Vanilyalı ve kakaolu gibi çeşitleri bulunuyor. Ek olarak; tarihi ekmek fırınlarından cevizli ekmekle diğer hamur işi lezzetleri deneyimleyebilirsiniz.
SEYYİD BATTAL GAZİ TÜRBESİ – SEYİTGAZİ
Seyyid Battal Gazi’nin kabrinin I.Alaeddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından bir rüya sonucunda bulunduğu rivayet edilmekte. Önce bir türbe ardından cami yaptırıldıktan sonra birkaç defa onarım görmüş ve zamanla yapılar genişlemiş. Kanuni Sultan Süleyman İran’a yaptığı seferler sırasında Seyitgazi’yi ziyaret etmiş ve bazı ilaveler daha yapılmasını sağlamış. Hatta Irak Seferi’ne giderken ordusu bu külliyede konaklamış ve Matrakçı Nasuh’a Seyitgazi minyatürünü yaptırmış.
Zaman içinde hac yolculuğuna çıkanların konaklama noktası haline gelmesi onun önemini artırmış ve İslami ilimlerin öğretildiği bir merkez durumuna gelmiş. Kalenderi dervişlerinin, Bektaşiliğin önemli merkezlerinden olan külliyeye adını veren Seyyid Battal Gazi; veli, gazi ve seyit sıfatlarıyla her mezhep ve tarikattan bütün Müslümanların değer verdiği birleştirici bir isim.
SEYH EDEBALİ TÜRBESİ – BİLECİK
Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu kabul edilen Şeyh Edebali, Şam’da eğitim aldıktan sonra Eskişehir yakınlarında bir zaviye kurmuş. Etraftaki fukaranın her türlü ihtiyacını gidermeye çalıştığı hatta bu maksatla koyun sürüsü bulundurduğu rivayet edilmekte. Söğüt ve Domaniç yaylaları, Selçuklu Devleti tarafından aşiretine yaylak ve kışlak olarak verilen Osman Gazi sık sık Edebali’nin zaviyesinde misafir olarak kalmış. Orta Asya’dan getirdikleri bir takım özelliklerden dolayı alim ve sufilere karşı son derece hürmeti olan Osman Gazi, mübarek günlerde Edebalİ’nin zaviyesine giderek dini ve idari konularda onun görüşlerini almış. Bilecik’teki en önemli tarih miraslarından biridir ve Orhan Gazi devrinde inşa edildiği kabul ediliyor. (1331-1337)
Türbede Şeyh Edebali ile birlikte, şeyhin neslinden altı büyük ve dört küçük sanduka bulunuyor. Sanduka odasının haricinde iki oda daha var. Türbe ve dergâh, Sultan II.Abdülhamid döneminde ve son olarak da 2012 yılında tadilat görmüş. Türbenin hemen yanında aynı tarihlerde inşa edildiği tahmin edilen, Osman Gazi’nin eşi Bala Hatun ve annesinin sandukalarının bulunduğu bir türbe daha mevcut. Asansör ile de çıkılabilen bu türbeye Bilecik’e gediğinizde mutlaka uğramanızı ve yamacındaki çay bahçesinde bir çay veya kahve içmenizi öneririm.
İyi seyahatler….
Gökmen DURSUN