Kosova’da yayımlanan Türkçem Dergisi’nin 250. prestij sayısında “Ortak Anıların Coğrafyası: Balkanlar” isimli yazıma yer verdikleri için Türkçem’e teşekkür ederim.
Yazımın tamamı ektedir.
Ortak Anıların Coğrafyası: Balkanlar
Balkan coğrafyasına ilk seyahatimi anne babam ve çekirdek ailemle birlikte Bosna-Hersek’e yapmıştım. Ardından Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan olmak üzere gerçekleştirdiğim ata diyarı yolculuklarımda Balkan coğrafyasını tanıma fırsatı buldum.
Okuduğum kitaplar, şahsi gözlemlerim ve Balkan göçmeni rahmetli büyükbabamın, büyükannemin ve babamın bu topraklar hakkında aktardığı bilgi ve birikimlerinden oluşan istifadelerimin, somut olmayan kültürel miras niteliğindeki yaklaşımla kalıcı kayıtlara dönüşerek sürdürülebilir olmasını hedefliyorum.
Bu bağlamda yazılar yazıyor ve yayınlanması için elimden gelen gayreti sergiliyorum. Okumakta olduğunuz yazı da böylesi bir hissiyatla kaleme alınmıştır. Yazımızın konusu, Balkanlar hakkında okuduğum kitaplardaki Balkan coğrafyası ve bileşenlerine kısa bir değini niteliğinde olacaktır.
Coğrafya Kader(mi)dir…
Tarihte Balkan topraklarına yerleşen hiçbir halk bu hakkı kolay elde etmemiştir. Kolay elde edilmeyince bırakıp gitmek ve ayrılmak çabucak kabullenilecek bir durum olmamıştır. Bu sebeple işgaller ve savaşlar bölgenin kaderi olmuştur. Savaşlar nedeniyle ağır bedeller ödenerek elde edilen yerleşme halini değişik yönleriyle, olabildiğince detaylı ve açıkça ele alabilen yazarlar ve kitaplar mevcuttur. Bu noktada okunan yazarın; evrensel yaklaşımı, derinlemesine irdelediği farklı din ve kültürlerdeki karakterlerde ele aldığı insan yazgılarıyla tüm coğrafyayı kalemindeki kreatif özgünlükle anlatması tercih sebebi olabilmektedir.
Balkanlar hakkında eser kaleme alan çok sayıda yazar ve eser bulunmaktadır. Balkan coğrafyası ve bileşenleri hakkında eser veren, Bosna’yı anlattığı kitabı “Drina Köprüsü” ile Nobel Edebiyat Ödülü alan İvo Andriç ilk akla gelen yazarlardan biridir.
Kitaplarda Balkan Coğrafyası
Yoğun yağıştan oluşan selin etkilerini anlatmak için, savaşın çetin şartlarını tasvir etmek için; arazinin doğal yapısını, denizinin dalgasını, bataklığının balçığını nakletmek iyi derecede ekoloji ve coğrafya bilgisini gerektirir. Geçmişten günümüze Balkan hayatı hakkında bilgi sahibi olmak, bu hayatın bileşenlerinin çarşı pazara ve gündelik hayata olan akislerini öğrenmek için okunabilecek kaynakların yazarı Andriç, ortak geçmişin ve bir bakıma coğrafyanın hayat hikâyesini kaleme almıştır.
Andriç’in kitaplarında geniş ovalar, sarp kayalar, sıradağlar, akarsular, madenler, göller, dar geçitler, çalılık alanlar, kurak bölgeler aktarılan konu içerisinde önemli bir görev üstenir. Onun kitaplarında Balkan coğrafyasının nasıl yer aldığını tespit edebilmek için, dağ, göl, akarsu gibi anlatıların yanı sıra, satır aralarına odaklanmak değerlendirme yapmaya destek verecektir. Yazarın önemli eserlerinden biri olan “Ömer Paşa” nın 247. sayfasında Saraybosna “kin kenti” olarak betimlenir. Yazarın diğer önemli kitaplarından biri olan “Travnik Günlüğü” nün 243. sayfasında ise “nankör bir yer” olarak tanımlamaktadır. Yazar, söz ettiği “kin” in daima yeni nedenler bularak kendini haklı çıkarttığını, kendi kendini beslediğini söyler. Aslına bakılacak olursa halksız değildir. Çıkan savaşların sebeplerinden biri insanların kin tutma duygusu olabilir. Kini besleyerek savaşa dönüştüren bu insanları kollarında misafir eden mekân yani Balkan coğrafyasının “unutkan tutumu” ise (belki) nankörlük olarak sıfatlandırılabilir. Bosna’nın tarihi mercek altına alındığında; böylesine güzel doğanın, bitki örtüsünün ve verimli toprakların huzur görmemesi, Allah vergisi güzelliği sebebiyle hırpalanan kadınları anımsatır. Andriç’in eserlerinde bazen hızla bazen yavaş bazen de atlayarak ilerleyen zaman durakladığında anlatılanlar; zamana sıkışıp kalmış ve unutulmuş gerçeklerle birlikte kinin ve öfkenin kaynağını açığa çıkarma çabası olarak yorumlanabilir.
Andriç’in eserlerinde coğrafyanın ayrılmaz birer parçası olan şehirler hakkında birkaç şey söylemek gerekirse Saraybosna ve Travnik özelinde kısa bir değerlendirme yapılabilir. “Ömer Paşa” kitabının 298.sayfasında “dünya politikasının bu mütevazı bölümünde” betimlemesiyle Bosna’yı anlatma tutumunda kötümserliğe yer vermeyen bir keder sezilmektedir. Travnik Günlüğü’nde, şehrin dağların arasına sıkışmış bir bölge olması nedeniyle “Travnik Çukuru” olarak adlandırıldığı anlatılmaktadır. Travnik’in çetin coğrafyasının diğer yerleşim yerleri ile bağlantısının gelişmesine mani olduğu, resmi görevlilerin “sürgün yeri” atfında bulunduğu ve dönemin “mahrumiyet bölgesi” olarak görüldüğü anlatılırken coğrafya algısında çok yönlü bir değerlendirme zikredilmektedir.
Travnik Günlüğü ‘nün 404. sayfasında bölgede görevlendirilenlerden birinin yöreyi “konforsuz memleket” olarak tanımladığı ve bir hapishaneye benzetmesinin temelinde işgallerle gelen kültür çatışmalarının, toplumsal hafızadaki değerler arbedesinin, toplumların zaman içindeki değişimleriyle coğrafya insanının uzak geçmişiyle bağının ve münakaşalarının sayfalara serpiştirilmiş halidir.
Andriç eserlerine; doğduğu, eğitim gördüğü ve görev yaptığı çok sayıdaki şehirle/şehirliyle olan münasebetlerinden doğan deneyimlerini ve yaşanmışlıklarını yansıtmıştır. Yazdıklarında tarih içinde tarih, hikâye içinde hikâye bulunmaktadır. Kısa öykülerinde dahi bulunan güçlü anlatımıyla kendisine bir mikrokozmoz yani eksiği olmayan küçük bir evren oluşturduğu söylenebilir. Mekân olarak Osmanlı idaresindeki Bosna gibi nispeten “dar” bir bölgeyi dünya çapında “geniş” bir coğrafyaya tanıtan yazarın eserleri, canlı doğa ve coğrafi anlatımlarıyla yerelden evrensele doğru bir yolculuk seyretmiştir. Onun yazdıkları; etnik çeşitliliği ve jeopolitik konumu sebebiyle akademik çalışmalara sıklıkla konu edilen Bosna’nın tarihi hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin başvurduğu adresler arasında önemli bir yer tutar.
Sonuç
Okuyucu, tarihten alınan ilhamla yazılan eserlerin satırlarını tüketirken yazarın nefes verdiği atmosferde solumaya başlar. Okuduğundan kopmadan, hayalinde canlandırarak sayfaları birbiri ardınca çevirir. Ansiklopedik nitelikte olanlarla harmanlanan coğrafi bilgilerin sergilendiği yazınsal eserlerde, şehirlerin demografik yapısındaki ağırlıklı etkenlerin, ekonomik hayatının, din olgusunun gündelik yaşantıdaki yerinin, beşeri ilişkilerdeki detayların berrak cümlelerin özümsenerek okunması, hayranlıkla dolu bakma hissini açığa çıkaran tablolar gibidir.
Teşekkür ve tebrik: Türkçem Dergisi’yle Türkçemizin nöbetini Kosova’da tutanlara ve sayıda yazıma yer veren dergi yönetimine gönülden teşekkür ederim. Daha nice 250 ‘lere inşallah.