Röportajlar

0

Valandova’dan İstanbul’a Bir Göç Hikayesi: Ahmet Çalışkan 

Bize biraz kendinizden söz eder misiniz? Sizin Valandova göçmeni olduğunu biliyoruz. 1967 yılında Türkiye’ye göç eden Ahmet Çalışkan kimdir? 

Makedonya Valandova’ya bağlı Buluntulu Köyü’nde 18 Ocak 1947 yılı dünyaya geldim. 1954 yılında okula başladım, 1958 yılında bitirdim. Köyümüzde ilkokul 4 yıl sürmekteydi. Malum köyde yaşadığımız için geçimimizi tarım ve hayvancılıkla sağlıyorduk. Okul bitince boynuma astılar çobançantasını hayde davara. Yaşım henüz 11 ‘di. Aradan 2 yıl geçti ve köyümüze hayli uzak bir başka köye çobanlığa gönderdiler beni. Kalabalık bir koyun sürüsüydü sorumlu olduğum. Yani yaşım 13 iken gurbetçilik başladı. Orada 6 ay kaldıktan sonra başka bir köye geçtim. O köy bu köy derken 3,5 yılım gurbette geçti. Yaşım 16 olmuşken bu defa verdiler elime bir balta bir tırpan bir de saban hayde şimdi de tarımcılığa, toprakla çalışmaya. Kendi malımızda çalışırken 17 yaşımın Aralık ayında evlendim. Ardından eli iş tutan kız kardeşim evlenince hanemizin toplam nüfusu 9 dan 8 e düştü. Sonra bizim de bir oğlumuz oldu ve böylece yine 9 kişi olduk. Tüm ailenin sorumluluğunu babam benim üzerime bıraktı. O yılın sonunda Türkiye’ ye göç etmeye karar verdik. Benim yaşım 19 iken, 17 Temmuz 1967 Çarşamba günü göç ettik. Evden çıktık. Üç gün sonra Cuma günü gündüz saat 14:00 civarında tirenle Sirkeci’ye indik. Artık Türkiye’deydik.

Hayatınızın 19 yılını geçirdiğiniz Makedonya hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Bizler 1967 yılında doğup büyüyüp yaşadığımız yerden göç ettiğimizde en büyük abim bizimle gelmedi, orada kaldı. Eşimin ailesi de göç etmeyi düşünmedi. Dolayısıyla eşimin anne, baba ve tüm kardeşleri ordalar. Bu vesileyle onların bize bizim onlara ve doğduğumuz yerlere içimizde bir hasret oluştu. Bu hasret gün geçtikçe, zaman ilerledikçe içimizde büyüdü. Malûm Türkiye’de fabrikalarda değişik işler, değişik şartlar, değişik yaşam biçimi mevcut.

Yugoslavya, federatif cumhuriyetinin dağılımı 1991 ‘de gerçekleştiğinde Makedonya ayrılmıştı. O yıldan beri kalkınmanın yolunu yöntemini arayan Makedonya için (bana göre) ufukta bir ışık görünmüyor. Çünkü Tito’nun 45 yıllık yönetim döneminde Makedonya’ya hiç yatırım yapılmadığı için sanayisi yok. Yugoslavya Cumhuriyetlerinin en yoksul ülkesidir Makedonya. Makedonya’da tarım ve hayvancılık yapıldığı halde konzerva fabrikası Sırbiyadaydı. 

Bir gününüz nasıl geçiyor? Bu günkü meşguliyetleriniz hakkında bizlere bilgi verir misiniz?

Ağustos 1967 de bir emaye fabrikasında çalışmaya başladım. Birkaç ay sonra radyo tamircisi olan bir ustayla anlaştım, iş çıkışı onun yanında çalışmaya gittim. Bir yıl içinde bu işte ustalaştım, 1969 kendi dükkânımı açtım. Allah bana bir merak verdi ve mesleğimi en ince noktasına kadar öğrenme isteğiyle doldum. Hızla ilerledim ve mükemmel bir usta oldum. 1972 yılında Türkiye’de televizyon yayını başladı. Bu gelişmeden dolayı 1 yıl televizyon teknik kursuna gittim ve TV tamirciliğine başladım. Televizyon tamirciliğimde hayli ilerledi ve devamında her çeşit elektronik ev aletlerinde uzman bir tamirci oldum. Bayrampaşa ve Esenler bölgesinin ünlü bir tamircisi oldum. Uzun yıllar çalıştım ve 1994 yılında emekli oldum, işi bıraktım. O yıldan bu yana evim ve ailemle meşgulüm. Hayatım böyle devam ediyor. Üç çocuğum var, üçünü de okuttum. Büyük oğlum elektrik mühendisi, kızım mali müşavir, küçük oğlum ise bilgisayar mühendisi oldular.

Seyahat etmeyi sever misiniz? Makedonya’ya gidiyor musunuz? Eş dost ve akrabalarınızdan hala orada yaşayanlar var mı, bahseder misiniz?

İçimizde büyüyen hasreti gidermek için fırsat oldukça, zaman zaman Makedonya’ya gittik. Aynı şekilde büyük hasretle ve özlemle karşılandık. İlk gidişimiz 1987, son gidişimiz 2018 yılı oldu. Orda kalan büyüklerimizden çokları vefat etti, ama hepisinin çocukları ve torunları var. Şartlar elverişli olduğunda yine gideriz. Balkanlarla ilişkimiz böyle devam ediyor.

Makedonya dışındaki Balkan ülkelerine seyahat etme fırsatınız oldu mu?

Makedonya dışında bir Balkan ülkesine seyahatim olmadı.

Biriyle tanıştığınızda Balkan göçmeni olduğunu anlayabilir misiniz? Nasıl?

Karşılaştığım kişinin göçmen olduğunu konuşmasından hemen anlarım. Çünlü Arnavutlar Türkçeyi asla düzgün konuşamazlar. Torbeşler de öyle. Makedonya’da olan bizim Türkler Ege halkı gibi konuşur biraz. Trakya şivesini de andırır. O yüzden Valandova yöresinden olduğu anlaşılır.

Balkan dillerinden herhangi birini konuşabiliyor musunuz?

Bizde kadınlar Türkçe ’den başka dil bilmez. Erkekler askere gidinceye kadar bilmez. Askerde Sırpçayı mecburen öğrenirler. Makedoncayı da çarşıda pazarda ne kadar duyup öğrenildiyse öyle bilir.  Ben Makedon köylerinde çobanlık yaptım o yüzden biraz öğrendim. Makedon dilini anlaşacak kadar konuşurum, çünkü bizim ana dillimiz Türkçe ’dir. Başka dil konuşmazdık. Çarşıya pazara gittikçe ne kadar öğrendiysek onu konuşabiliriz.

Balkan kültürü, gelenek ve görenekleri hakkında fikirlerinizi öğrenebilir miyiz? 

Makedonya’da çok çeşit millet var. Yunan, Bulgar, Arnavut, Torbeş, Romen ve biz Türkler. Her milletin kültürü ve gelenekleri farklıdır. Fakat bu gelişen teknoloji çok şeyleri değiştirdi. İletişim, ulaşım ve uydu görsellikleri birçok kültürleri benzeştirdi. Ama bizim örf ve adetlerimiz Ege Yörükleri adetleriyle eşit, pek fark yoktur. Kız istemeler, kına geceleri, söz ve nişan yapmalar, düğünlerimiz birbirine uyar. At üstünde gelin getirmeler bitti, şimdi gelinler arabaya bindi.

Balkan mutfağı hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? 

Bizim mutfağımız Osmanlı mutfağı. Ekmeğini taştan ve topraktan çıkaran bir milletiz. Hayvanattan elde ettiğimiz çeşit çok, saymakla bitmez. Yörük kadını çok maharetlidir; kırlardaki otlardan, ambarındaki tahılından, hayvanatın etinden sütünden yapamayacağı hiç bir çeşit yemek yok desem olur. Evinde; unu, yağı, tuzu, var mı tamamdır. Ekmeğini, çorbasını, kaşasını, elvasını, böreğini, makarnasını, kaçamağını… Daha nesini sayayım, saymakla bitmez.

Sizin Balkanlar ile ilgili eklemek istediğiniz bir husus var mı?

Benimle röportaj yaptığınız için teşekkür ederim.

Ahmet Bey eşi Hacer Hanım’la birlikte bir akrabasının evinde.

 

2021 Ağustos – Ahmet Bey’in İstanbul’daki yazlık evinde misafirlerini ağırladığı bir akşam.

 

Not: “necladursun.com – bir balkan esintisi” ailesi olarak Sn. Ahmet Çalışkan’a teşekkür ederiz.

08.07.2022 Cuma günü Kurban Bayramı arifesinde değerli Ahmet Bey’i yitirdik. Kendisini daima sevgiyle anacağız. Nur içinde uyusun.

Bizden Haberdar Olun!

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed